Elazığ’ın Palu ilçesinde yaşayan çiftçi Hüseyin Özdemir, yaklaşık on yıldır gök taşı olabileceğini düşündüğü taşları topluyor. Özdemir, evinin bir odasını bu taşlara ayırarak yüzlerce parçadan oluşan bir koleksiyon oluşturdu.
Karasalkım Köyü’nde yaşayan 46 yaşındaki Özdemir’in ilgisi, 2015 yılında Bingöl’ün Sarıçiçek köyüne düşen meteor haberleriyle başladı. O tarihten sonra doğaya karşı ilgisi artan Özdemir, Murat Nehri havzasında araştırmalar yaparak taş toplamaya başladı. Ağrı sınırlarından doğup Keban Baraj Gölü’ne kadar uzanan bölgede binlerce taş biriktirdi.
Özdemir, “Taş Avcısı Hüseyin” adını verdiği sosyal medya hesabında koleksiyonundan örnekler paylaşarak yaklaşık 4 bin 300 takipçiye ulaştı.
"Boş İş Yapıyorsun" Diyenlere Rağmen Devam Ediyor
Gök taşlarına ilgisinin bir hobiye dönüştüğünü anlatan Özdemir, çevresindeki eleştirilere rağmen çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi. Özdemir, “Boş zamanımı taş toplayarak değerlendiriyorum. Kimi insanlar ‘boş iş yapıyorsun’ dese de ben bu işi severek yapıyorum. Koleksiyonumu genişletmeye devam ediyorum ve bu süreçte kendimi de geliştirdim” dedi.
Özdemir, Murat Nehri boyunca yaptığı araştırmalarda bugüne kadar yaklaşık 5 bin taş topladığını belirtti. Taşların bir kısmının yapısını incelemek için üniversitelerden uzmanlarla iletişim kurduğunu da aktardı.


Uzman İncelemesi: "Jeolojik Açıdan Değerli Taşlar"
Fırat Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Eren Rizeli, Özdemir’in daveti üzerine taşları yerinde inceledi. Rizeli, taşlar arasında gök taşı olma ihtimali düşük olsa da jeolojik açıdan önemli örneklerin bulunduğunu ifade etti.
Rizeli, taşların çoğunlukla serpantinit, bazalt, andezit ve kireç taşı gibi farklı jeolojik süreçlerde oluşan kayaçlardan meydana geldiğini belirterek, “Doğada gördüğümüz her kayaç geçmişten günümüze bir mesaj taşır. Bu taşlar Elazığ ve çevresinin milyonlarca yıllık jeolojik yapısı hakkında bilgi veriyor” dedi.
Uzman, Özdemir’in topladığı bazı taşların laboratuvar ortamında analiz edilmesini önerdi. Bu örneklerin İstanbul, Ankara veya İzmir’deki laboratuvarlarda incelenebileceğini söyleyen Rizeli, “Doğayla iç içe bir koleksiyon oluşturmak gençlere örnek olmalı. Bilim ve merak birleştiğinde ortaya gerçekten değerli işler çıkabiliyor” diye konuştu.





