Teknoloji savaşları sadece yazılımla değil madenlerle de yürütülüyor. Özellikle savunma sanayi, elektrikli araçlar ve uzay teknolojileri gibi stratejik sektörlerde kullanılan nadir toprak elementleri, ülkelerin jeopolitik hesaplarında kritik bir rol oynuyor. İşte tam da bu denklemde Türkiye'nin Eskişehir’de keşfettiği 700 milyon tona yakın rezerv, taşları yerinden oynatabilecek güçte.
ESKİŞEHİR'DEKİ DEV REZERV GÜNDEMİ DEĞİŞTİRDİ
Uluslararası raporlar, Beylikova'da bulunan rezervin Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci kaynağı olduğunu ortaya koydu. Türkiye ise bu fırsatı yalnızca ihracatla değil, üretim ve teknoloji yatırımlarıyla değerlendirmeye hazırlanıyor.
SADECE MADEN SAHASI DEĞİL, STRATEJİK GÜÇ SAĞLAYACAK
Nadir toprak elementleri (NTE), cep telefonlarından savaş uçaklarına kadar neredeyse tüm ileri teknolojilerde kullanılıyor. Bu elementlerin tedariki şu anda büyük ölçüde Çin'in kontrolünde. Ancak Türkiye'nin elindeki rezerv, bu dengeyi sarsabilecek büyüklükte.
Sahada tam 17 farklı nadir element bulundu. Uzmanlara göre Türkiye bu madenleri işleyip ihraç edebilir hale gelirse, dünya pazarında söz sahibi olan ülkeler arasına adını yazdırabilir.
TÜRKİYE DÜNYANIN TEKNOLOJİ DEVLERİNDEN BİRİ OLABİLİR
Türkiye'nin bu rezervden tam anlamıyla kazanç elde edebilmesi için ham madde satışıyla yetinmemesi gerekiyor. Çünkü bugün bu elementlerin rafinasyonu ve teknolojik dönüşümü Çin, Japonya ve Fransa gibi ülkelerin elinde.
Eğer Türkiye, bu alanda yerli teknoloji ve işleme tesisi yatırımlarını hızlandırırsa, sadece ekonomik anlamda değil, siyasi ve diplomatik olarak da farklı bir pozisyona yükselebilir. Avrupa pazarına yakınlığı sayesinde, bu bölgenin stratejik tedarikçisi olabilir.
2025-2035 ARASI KRİTİK: YATIRIMLAR ŞART
Uzmanların altını çizdiği bir diğer nokta da zamanlama. 2025’ten itibaren başlayacak yatırımlar, Türkiye'nin bu rezervi nasıl değerlendireceğini belirleyecek. Rafineri, üretim ve teknoloji geliştirme gibi alanlara yapılacak hamleler, ülkeyi sadece kaynak sunan değil, katma değer üreten bir aktöre dönüştürebilir.
Bu senaryo gerçekleşirse, Türkiye hem enerji bağımsızlığında hem de savunma sanayinde dışa bağımlılığı azaltma şansına sahip olabilir.





