Antep Canavarı Palaz’ın Kanlı Hikayesi: 43 kişiyi öldürdü

Abdullah Palaz: Gaziantepli Seri Katilin Korkunç Hikayesi

Türkiye’de seri katil denince akla gelen isimlerden biri olan Gaziantepli Abdullah Palaz, Antep Canavarı Abdullah Dayı olarak hafızalara kazınmıştır. Cinayetleriyle değil, cezaevindeki saldırgan tavırlarıyla da ün kazanan Palaz, hayatının çeşitli dönemlerinde Türk sinemasına ve dizilerine ilham kaynağı olmuştur. Peki, Abdullah Palaz kimdir?

İlk Cinayetini 12 Yaşında İşledi

1923 doğumlu Abdullah Palaz, Antep Canavarı olmasına ilk adımını 12 yaşında atmıştır. Gaziantep’te köy meydanında bir kişiyi öldürmesine rağmen, küçük yaşı nedeniyle tutuklanmamıştır. Ancak 5 yıl sonra, Palaz’ın kendisine düşman olan 15 kişiyi öldürmesiyle cezaevi hayatı başlamıştır. İlk cezaevinin adresi Konya Cezaevi olmuştur.

Nazım Hikmet’le Tanışması

Abdullah Palaz’ın hayatında önemli bir dönemeç, Nazım Hikmet’le tanışması olmuştur. Bursa Cezaevi’ne gönderildikten sonra dışkı dolu kanalizasyona kapatılan Palaz, üç arkadaşını kaybetmiştir. Ancak Türk edebiyatının büyük ismi Nazım Hikmet, Palaz’a yardım etmiş ve temiz su getirip temizlenmesine yardımcı olmuştur. Bu yardım karşılığında Nazım Hikmet’le aynı koğuşta kalmak isteyen Palaz, kimseyi öldürmeme şartıyla bu isteğini gerçekleştirmiştir.

Cezaevi Hayatı ve Serüveni

Abdullah Palaz, 38 farklı cezaevinde toplam 48 yıl geçirmiş ve Türkiye’nin en ünlü seri katillerinden biri haline gelmiştir. Toplamda 43 kişiyi öldürmüş olan Palaz, farklı bir yapısıyla dikkat çekmiştir. 1991 yılında öldüğünde Karşıyaka’ya gömülen Palaz’ın cenazesi daha sonra Gaziantep’e nakledilmiştir.

Sinema ve Dizi Karakterlerine İlham

Antep Canavarı Abdullah Dayı, birçok sinema ve dizi karakterine ilham kaynağı olmuştur. Tatar Ramazan ve Ezel’in önemli karakterleri Ramiz Dayı, Abdullah Palaz’ın yaşamından esinlenerek yaratılmıştır. Palaz, haksızlıklara karşı duruşuyla bilinmiş ve Türk sinemasına etkisi uzun yıllar devam etmiştir.

Uzman Klinik Psikolog Berk Karaoğlu, Abdullah Palaz gibi seri katillerin genellikle haklılık kavramına önem verdiklerini ve hak hukuku sağlama dürtüsüyle cinayet işlediklerini belirtmiştir. Pozitif kaynaklar bulduklarında normatif davranışlara eğilim gösterebileceklerini ifade etmiştir.