Hatay’ın tarihi ve kültürel zenginliğini yansıtan Antakya simidi, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından verilen coğrafi işaretle tescillendi. Katkı maddesi kullanılmadan üretilen, taş fırınlarda odun ateşinde pişirilen ve karakteristik susamıyla farklılaşan bu lezzet, artık hem kültürel miras hem de tescilli bir marka değeri taşıyor.

Diğer simit türlerinden farklı olarak mayasız hamurla hazırlanan ve sadece zeytinyağı kullanılarak pişirilen Antakya simidi, hem yapım tekniği hem de malzeme sadeliğiyle dikkat çekiyor. Hatay mutfağının önemli temsilcilerinden olan bu simit, damakta bıraktığı eşsiz tatla sadece yerel halkın değil, şehri ziyaret edenlerin de beğenisini topluyor.
 

TESCİLLE BİRLİKTE LEZZETLER KORUMAYA ALINIYOR

Antakya simidinin tescillenmesiyle birlikte Hatay’daki coğrafi işaretli ürün sayısı da artış gösterdi. 6 Şubat öncesinde 25 olan tescilli ürün sayısı, Hatay Valiliği'nin yoğun çalışmalarıyla 45’e ulaştı. Bu süreç, bölge mutfağının ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtılması adına önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Üç kuşaktır bu işi yapan fırın ustası Ümit Çokluk, orijinal tarifin yıllardır bozulmadan devam ettiğini belirterek, "Sırrı bizde saklı. Dışarıdan bakıldığında kolay gibi görünse de gerçek Antakya simidini herkes yapamaz. Ne tuz, ne şeker, ne katkı maddesi var. Sadece emek, ustalık ve sadelik var" dedi.

Kütahya’da inşa edilen daire sayıları belli oldu
Kütahya’da inşa edilen daire sayıları belli oldu
İçeriği Görüntüle

Simidin sadece bir yiyecek değil, şehir kültürünün de bir parçası olduğunu vurgulayan Çokluk, coğrafi işaretin hem Hatay halkı hem de şehir dışındaki hemşeriler için büyük bir gurur kaynağı olduğunu belirtti. "Artık şehrimize gelen herkes künefe dışında Antakya simidini de tatmak istiyor. Bu bizim için çok kıymetli" dedi.
 

SADECE ANTAKYA SİMİDİ DEĞİL

Antakya simidiyle birlikte "külçe" isimli başka bir yöresel ürünün de tescillenmesi, Hatay’ın sadece künefe ile değil, zengin ve çeşitlilik arz eden bir mutfak geleneğiyle öne çıktığını ortaya koyuyor. Coğrafi işaretler, yerel ürünlerin sürdürülebilirliğini sağlarken, kültürel kimliği de gelecek kuşaklara taşıyor.

Kaynak: Haber Merkezi