Köşe Yazıları

ORTA VADELİ PROGRAM NE DİYOR?

Abone Ol

ERSAN ÖZ

2022-2024 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programın açıklanmasının hemen öncesinde açıklanan aylık enflasyon oranları gözleri bir anda enflasyona endeksli faiz politikası izleyen Merkez Bankasının bundan sonra ne yapacağına çevirdi. Çünkü TÜFE bir anda politika faizini (%19) aşıverdi (%19,25). OVP’de ise, enflasyon oranı 2021 yılı sonunda %16.2 olarak tahmin edilmektedir. Demekki hemen tedirgin olmaya gerek yok, Eylül ayı ile birlikte enflasyonun düşmeye başlaması ve ekim kasım aralık aylarında da 150-200 baz puanlık faiz indirimi planlanıyor, tabi bekleyeceğiz ve göreceğiz. Sonraki yıllar sırasıyla enflasyonun 2022 de %9,8, 2023 de %8 ve 2024 de %7,6 olarak hedeflendiğini görüyoruz. Merkez bankası ise 2021 yılı sonunda enflasyon oranını Program tahmininin 2 puan altında belirlemiş ü%14,1 olarak tahmin etmişti. Enflasyon hedefine ulaşılabilmesinde maliyetlerdeki artışın durdurulup aşağı çekilebilmesi ve kur istikrarı da çok önemli. Bu arada talepteki canlanma, yüksek büyüme varken enflasyonun aşağı çekilebilmesinde güçlüklerle karşılaşabileceğini de öngörmek gerek.

Diğer taraftan önemli bir anlayış değişikliği de şu ki, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar enflasyona göre artırılıp azaltılacak.

Büyüme oranı ise 2021 yılı sonu itibariyle %9 olarak tahmin edilmiş, bizde öyle düşünüyoruz. 2022’de %5 2023 ve 2024’te %5,5 olarak hedeflenmiş. OVP’nin son yılında GSYİH’nın 1 Trilyon Doları, fert başına ise 11 bin doları aşması hedefleniyor. Programa göre büyümeye önemli katkının yatırımlardan geleceği öngörülmüş, talepteki canlanma son çeyrekte de devam edecek. Aşılamada artış, turizm hareketi ve ihracatta yukarı yönlü ivme devam ediyor. İç talepten ziyade dış talebin artırılarak yabancı doğrudan sermaye çekme çabalarına önem vermek gerekiyor.

Türkiye ekonomisi ithalata dayalı ihracat yapmaktadır. İthalatın azaltılması için yerli üretimin artırılması gerekmektedir. Dış ticaret açığının 2021 yılında -47.0 milyar dolar, 2022 yılında -51.8,  2023 yılında -52.0 ve 2024 yılında   -54.0 olması hedeflenmiştir. Yani dış ticaret açığının artacağı tahmin edilmiştir. Bunun sebebi de ithalatın ihracattan daha fazla artış göstermesi ve kurdaki dalgalanmalardır.

Cari açık rakamları ise 2021 yılında -21.0 milyar dolar, 2022 yılında -18.6,  2023’te   -13.5 ve 2024’te -10.0 milyar dolar şeklinde, Bütçe açığının ise 2021 yılında -230.0 milyar lira 2022’de-278.4, 2023’te   -290.2 ve 2024’te-294.0 milyar lira olacağı hedeflenmiştir. Yani görüldüğü üzere yıllar itibariyle keynezyen politikalar izleneceği aşikar. Fakat Sayın Cumhurbaşkanının Mali Disiplinden asla taviz vermeyeceğiz açıklaması da özellikle gider kalemlerinin yakından izleneceği, tasarruf politikaları üretilmeye devam edileceği izlenimi de uyandırmaktadır. Özellikle büyük montanlı harcama gerektiren kamu yatırımlarında selektif davranılacağını tahmin etmek güç değildir. Bütçeye yük getirmeden kamu hizmeti üretme anlayışı da devam edecektir çıkarımı da yapılabilir. Tabi bütçe üzerinde hemen hemen her yıl öngörülmeyen olağanüstü haller nedeniyle ek harcama baskısı oluşabilmektedir. Örneğin türkiyede son yıllarda depremler, seller, yangınlar ve pandemi nedeniyle bütçenin bitap düştüğünü de samimane ifade etmeliyiz. Net olarak söyleyebileceğimiz, pandeminin negatif dışsal tesirleri tamamen ortadan kalktığında bambaşka bir Türkiye Ekonomisi görmemiz sürpriz olmayacaktır.