Bir zamanlar buharlı lokomotifler vardı. Kömürle çalışan bu lokomotifler den bugün ülkemizde kaçının muhafaza edildiğini bilen var mı? İnşallah bir yerlerde bir kısmı korunuyordur. “Sakla samanı gelir zamanı” demeli ve bunları “Allah muhtaç etmesin bir gün bunlardan yararlanabiliriz” diyerek bakımlarını da yaparak muhafaza etmeliyiz.
Bir zamanlar lüksler vardı. Aydınlatmada kullanırdık. Tek ve çift fitilli lambalarımız vardı. Gazyağı kullanırdık. Mumlarımız olurdu. Elektrikler kesildiğinde hemen yakar, iyi-kötü aydınlanırdık. Son yıllarda doğalgaz denilen bir sihirli gaz sayesinde hem ısınıyoruz hem yemeklerimizi, fırınlarımızı ısıtıyoruz. Elektrik üretiminde değerlendiriyoruz. Her yerde yok ama büyük oranda mevcut. Ama artık ne lambalarımız kaldı ne de lüksümüz var. Gaz ocağımız da var ama evlerin bir köşesinde süs olarak kullanıyoruz.
Dünya enerji krizine doğru gidiyor. Termik santrallerin çoğu artık çalışmıyor. İyi ki hidroelektrik santralleri, HES’ler, RES’ler ve diğerleri var. Kömür birkaç aydır yeniden gündeme oturdu. Bakın Rusya doğalgazı kısınca Avrupa ülkeleri ayağa kalktı. Hatta Almanya’da bazı devre dışı kalmış termik santraller yeniden devreye sokulmuş veya sokulacakmış.
Bazı termik santraller özelleştirildi. Keşke özelleştirilmeseydi. Devletin bakımında, gözetiminde, korumasında kalmaya devam etseydi. Bugün ülkemizde hala milyarlarca ton linyit kömürü yerin derinliklerinde bekliyor. Tunçbilek’te bile görünür linyit rezervinin 240 milyon ton olduğu söyleniyor. Bunu MTA resmi verilerinden anlayabiliyoruz. Daha ülkemizde nice Tunçbilek’ler var. Önce bu yerin altındaki kara elması çıkaralım, sonra doğalgaza yönelelim. Doğalgaz kaynaklarını araştırıyoruz. Bulsak bile bunu yerin derinliklerinden, denizlerin derinliklerinden çıkarmak gibi bir sıkıntı var. Bu kolay bir şey değil. Öyle kolay çıkarılabilseydi bugün birçok ülke doğalgaz nimetinden azami ölçülerde yararlanabilirdi. Öyleyse elimizin altındakini önce bir değerlendirelim. Kömürün olumsuzluklarını asgariye indirelim. İnsanımızı, bitkilerimizi, hayvanlarımızı gözeterek bu kömürden en iyi şekilde yararlanalım. Kömür demek istihdam demektir. Binlerce maden işçimiz olabilir. Fazla kömürün olursa satarsın. Gelir elde edersin. Stoklamaya bile zamanın olmaz. Ürettiğinin ardından satarsın. Halkımız neden termik santrallerden konu açıldığında yüzünü buruşturuyor. Hava ve çevre kirliliği yaratıldığı için termik santrallere ve kömüre soğuk bakıyor. Peki, bu milyarlarca ton kömürü toprağın altında mı bırakacağız? İstesin, Türkiye dünyanın kömür üreten, pazarlayan ülkeleri arasına girebilir. Daha en az 20 yıl dünya kömüre muhtaçtır. Hidroelektrik santralleri suyla çalışıyor. Susuzluğa doğru yelken açan dünyamızda bu santraller de emniyette değil. Kömürün değerini bilmek, kömürü en iyi şekilde üretmek, olumsuzluklarını gidermek elimizde. Termik santraller için bacalara takılan filtreler çok önemli. Bütün her şey burada başlıyor. Bugün bütün termik santrallere en kaliteli filtreler takılsın, görülecektir ki hiçbir sorun kalmayacaktır. Her termik santrale binlerce maden işçisi istihdam ederek güvence sağlayabiliriz. Ben Cumhuriyet’in 100. yılında en azından Kütahya’daki Seyitömer ve Tunçbilek termik santrallerini besleyecek maden sahalarına yeteri kadar maden işçisi alınmasından yanayım. İşsizliği bir ölçüde önleyecek yeni istihdamlar hem devletimizi hem insanımızı mutlu edecektir. Taşeron işçilerin kamu işçisi olmalarını sağlamak için önce madenlerden başlamalıyız. Maden işçileri, yeni sağlanacak taşeron işçilerle birlikte büyük bir potansiyel olacaktır. Tunçbilek’te en az 500 taşeron işçi kamu işçisi yapılırsa Tunçbilek’te güçlenecektir. Bu Türkiye’nin dört bir yanında maden işçilerimizin sayısını artıracaktır. Kömür önümüzdeki sıkıntılı günleri atlatmamızda bana göre bir fırsattır.
Son verilere baktım; bir zamanlar sadece Tavşanlı- Tunçbilek Kömür Havzasında GLİ’nin çıkardığı kömürü ülke genelinde üretmişiz. Bir zamanların 6-7 bin maden işçisine sahip GLİ Müessesesi halen ülke genelinde özellikle Haziran/2022 Linyit üretimine eş değer üretim yapıyordu. Edindiğim bilgilere göre linyit üretimimiz Haziran ayı itibariyle 6 milyon 742 bin 313 ton olarak gerçekleşmiş. Linyit satılabilir üretimi bu ayda geçtiğimiz aya göre % 5,1, bir önceki yılın yani 2021 yılının aynı ayına göre yüzde 3,6 artmış görünüyor. Öyleyse elimizi çabuk tutup, mevcut TKİ’ye bağlı kömür havzalarında daha çok maden işçisi çalıştırma yoluna gitmeliyiz ki kış aylarında en azından nefes alabilelim.