Köşe Yazıları

T U V A L E T

Abone Ol

Yaşadığımız belki de bugüne kadar yaşanan en büyük bölgesel depremlerden biri nedeniyle tuvalet tekrar anılır oldu. Zira depremin yaşandığı 10 ilimizi ziyaret eden özellikle muhalefet partileri liderleri ve diğerleri bu konuda konuşuyorlar. Haklıdırlar. Tuvaletin 1. anlamı; giyinme, süslenme, yıkanma, tıraş olma, taranma işleri demektir. 2. anlamı; bu işin, önünde yapıldığı aynalı mobilyadır. 3. anlamı; hanımların balo, düğün, kına, nişan, kız isteme, misafir günü, kermes, çeşitli toplantılar vb. özellikle geceleri giydikleri uzun, genelde ağır, çeşitli aksesuarlarla taçlandırılmış elbisedir. 4. anlamı; ayakyolu, hela, abdesthane, yüz numara(00), keneftir.

Tuvaletlerin içinde eskilerde hiçbir şey olmazdı. Sadece bir musluk olurdu. Zaman içinde tuvaletler de devrim geçirdi. Modern hale geldiler. Bugün öyle tuvaletler var ki insan bu tuvaletlerde hangi düğmenin ne amaçla kullanıldığını bazen bilemiyor. Çoğunda, genelde evlerdekilerde tuvalet takımı bile var. Ayna, tarak, saç fırçası, diş fırçası, çeşitli spreyler, kolonya, pamuk, diş suyu, diş macunu bu takımın bazı unsurları.

Bugün sadece ülkemizde değil, dünyadaki onlarca ülkede insanlar hala çökerek ihtiyaç gideriyor. Birçok yerleşim biriminde evin üzerinde işini görenin bağırsakları yoluyla attığı pisliği, dışkısı, kazuratı, gaitası aşağıya, ya yayılan bir samanın üzerine düşüyor, ya da aşağıda bazı kümes hayvanları tarafından tüketiliyor. Ben köylerde köy öğretmeni olarak 12 yıl çalıştım, beni fazla konuşturmayın… Görev yaptığım bir köyde okul bahçesindeki öğrenci tuvaletinde taşıma su ile temizlik söz konusuydu. Köyde bağ ve bahçeler vardı. Bu öğrencilerin tuvalet altına bıraktıklarını samanla karıştırıp, asma bahçelerinin altına gübre olsun diye atanlar vardı. Birçok köylerimizde halkın def-i ihtiyaç yapmak için araziye çıktıklarını bilirim. Hatta görev yaptığım köyde, köy halkını: “Hela olan eve melek girmez” diyerek araziye ihtiyaç gidermeye yönelten hoca da tanırım.

Merhum amcam, Kore Gazisi’ydi. Güney Kore’de birçok askerimizin, modern tuvaletlerdeki klozetlerin üzerine tavuk gibi tünediklerinden söz etmişti. Asker, gariban, kim bilir, ülkenin neresinden gelmiş? Tuvalet görmemiş olabilir. Bir dostum, bir gelişmemiş ülkede, bir askeri birlikte bir arkadaşını ziyarete gittiğini anlatmıştı: “Baktım, bir ara askerleri askeri birliğin yakınındaki araziye bıraktılar. Bir süre sonra da bu askerler geri geldi” demişti. Bu defa merak eden ben olmuştum. Ne için araziye salıverildiklerini sorduğumda birlik komutanının kendisine: “Askerleri bir türlü modern tuvaletlere alıştıramadığımız için bu yolu seçtik” dediğini söylemişti. Herkes hatırlar; bir zamanlar tuvaletlere girilebiliyor muydu? Ben birçok tuvaletin duvarına yazılan yazılardan zamanında köşe yazısı bile yaptığımı anımsıyorum. Çirkin, ayıp sözlerden güzel sözlere kadar hapsi vardı. Bunların yanında gaitasını parmağıyla alıp ihtiyacını giderdiği tuvaletin duvarına sürenleri bilirim. Ama Allah’a şükür bugün artık o ilkel tuvaletlerin yerinde modern tuvaletlerimiz var.

Ben bile hiç gitmediğim, görmediğim bir şehre, kente gittiğimde önce tuvalet ararım. En rahat yolu, bir cami bulmak olur. Çünkü her caminin mutlaka bir tuvaleti vardır da onun için. Bakın insanımız yıllar yılı piknik yapmak için araziye çıkar. Burası ya bir akarsu, göl, deniz, gölet, baraj kıyısıdır ya bir ormanlık alandır. Bu dediğim yerlerde tuvalet bulabilir misiniz? E öyleyse pikniğe çıkanlar ne yapacak? Ya bir kaya parçası ya bir ağaç altı ya bir çalılık bulacak. İhtiyaç giderecek. Kedi bile abdestini eliyle örtüyor. İnsan bunu dahi yapamıyor. Ne acı değil mi? Gelelim şu yaşadığımız büyük deprem felaketine… Binlerce, on binlerce, yüz binlerce insanımız evinden, barkından, iş yerinden, çalıştığı fabrikalardan, okullardan, devlet dairelerinden oldular. Bu kadar insan tuvalet ihtiyacını size göre nasıl hallediyor dersiniz? Ben turistik tesislerde afedersiniz idrarını (çişini)yüzdüğü havuza bırakanları bilirim. Havuzdan çıkma yerine havuza bırakmayı yeğler. Bunu denizde yüzerken de yapar. Deprem bölgesini, deprem yaşanan yerleri gezip görenlerin de dikkatini çekmiş olmalı ki bu tuvalet konusu bir anda gündeme oturuverdi. Çok da doğru söylerler; mobil (seyyar) tuvaletler vakit geçirilmeden hizmete sokulmalıdır. Bu konuda Eskişehir’in harekete geçtiğini duydum. Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükerşen’e teşekkür ediyorum. Deprem bölgelerinde sayısız insanımız gerçekten tuvalet ihtiyaçlarını nasıl sağlıyorlar vallahi ben de şaşıyorum. Tuvalet ihtiyacı, içilen su, yenilen yemek ve ekmek kadar önemlidir. İnşallah geç te olsa deprem bölgelerinde tuvalet sorunu da çözülür. Bu haklı talep yerini bulur diye düşünüyorum.

Ben 10 yıl Tavşanlı’nın Derecik Köyü’ndeki ilkokulda müdür yetkili öğretmen olarak 10 yıl çalıştım. Benden önce görev yapan merhum meslektaşım Sami Akarsu bugün dahi bu köyde rahmetle anılır. Neden? Denilir ki; köyün en ortalık yerine umumi tuvalet yaptıran bu öğretmenmiş. Mekânı cennet olsun. Tuvaletsiz bir mekân olmaz. Bugün tuvaleti olmayan tek şehirlerarası otobüsümüz, trenimiz, yolcu vapurumuz, uçağımız yok. Tuvalet olmazsa olmazımızdır. Nasıl cami, okul, hastane, yol, çeşme, hamam, park ve bahçe yapmak güzelse tuvalet yapmak da güzeldir. Tekrar hatırlatmak isterim, merhum eski bakan, Kütahya’nın Tavşanlılı Milletvekiliydi Av. H. Cavit Erdemir ile bazı yerlerde tuvalet ayaklarının aktığı fosseptik çukurları hizmete açmıştık. Bana “hizmetin büyüğü küçüğü olmaz “ derdi. Mekânı cennet olsun. Hayatım boyunca gördüğüm en temiz, en bakımlı tuvalet Anıtkabir’deydi. Temizliğiyle, düzeniyle gurur duymuştum.