1954 yılında Kütahya’nın Tavşanlı ilçesine bağlı Tepecik köyünde dünyaya gelmiştir. Sinemayla ilkokul yıllarında köyüne gelen seyyar sinemacı sayesinde tanışan Uluçay, 12 yaşına geldiğinde arkadaşı İsmail Mutlu ile birlikte film makinesi yapmak için çalışmalara başladı.
“Lumiére Kardeşler sinemayı icat etmeselerdi, bunu Tavşanlı’da İsmail ile biz yapacaktık.” sözleriyle bu girişimlerini anlatmıştır.
Üç yıl boyunca uğraştığı ve yönetmenliğini üstlendiği “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak” filminde de geçtiği gibi ahırda köy halkına film göstermeye başladı. Sinemaların çöpe attığı filmlerin karelerini birbirine ekleyerek insanlarla paylaştı.
Köyde kümes hayvancılığı ile uğraşan İsmail Mutlu ve maden işçisi arkadaşı Şerif Akarsu ile “Tepecik Köyü Arkadaş Sinema Grubu”nu kurdu. Sinemaya ömrünü veren sanatçı geçim sıkıntısı nedeniyle inşaat işçiliği, kamyon şoförlüğü, ve tavukçuluk gibi pek çok farklı işte çalıştı.
Daha sonraları babası ve çevresindeki pek çok kişiden de şu sözleri işitti: “Sinemanın peşinde bütün hayatını heba etti. Kamyonculuk, kooperatifçilik, tavukçuluk yaptı. Eline geçirdiğini sinemaya getirdi. Sırtında yem çuvalları, elinde kamerayla mücadelesini sürdürdü.”
“HAYAT BENİ EZİP BÜZMEK İSTEDİ AMA BEN İZİN VERMEDİM”
İlk kısa filmi olan “Optik Düşler”i 1992 yılında Almanya’da yaşayan bir gurbetçiden aldıkları VHS kamerayla çekti. "Optik Düşler” ve “Koltuk Değneklerinden Kanat Yapmak” filmlerini Ankara Uluslararası Film Festivali’ne çıkardı.
Sinema dünyasında “köylü yönetmen” olarak tanınan, kendisini “Ben köylü yönetmen değilim, köyde yaşayan bir yönetmenim.” diyerek tanıtan Uluçay, bir röportajında “Hayat beni ezip büzmek istedi ama izin vermedim.” diyerek sinema aşkını tüm olumsuzluklara rağmen sürdürdüğünü dile getirmişti.“KARPUZ KABUĞUNDAN GEMİLER YAPMAK” FİLMİNİ EŞİ AYŞE’YE ADADI
2004 yılında 23. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde aldığı en iyi film ödülünde yaptığı konuşmasında, “Bu filmi eşim Ayşe’ye adamıştım. Bu ödülü de onun adına alıyorum. Ben sinema yapmak için onu, birçok insanın tanımadığı yoksullukların içine ittim. O benim her şeyime katlandı. Büyük yönetmen o.” diyerek aldığı ödülü eşine armağan etmişti.
“Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak” filmini yaparken bir yandan da geçimini sağlamak için yem fabrikasında hamallık yapan Uluçay, parasızlık ve imkanının olmadığı ile dert yakınan diğer yönetmenler hakkında “Bazı konularda benim yakınmam gerekirken, çıkıp başkalarının hakları olmadığı halde yakınmasına çok kızıyorum. Bir derdiniz varsa, ölürsünüz de gene çekersiniz. Gider banka soyar; filminizi çekersiniz. Benim söyleyecek bir derdim var.” sözleriyle meslektaşlarının yakındığı şikayetlere değinmişti.Ayrıca bu filmiyle dünya çapında tanınmış. Türkiye’de ve yurtdışında 40’a yakın ödül almıştır.
“MAYIS SIKINTISI” FİLMİNİN ALİ’Sİ
“Mayıs Sıkıntısı” filminin senaryo yazımında Zeki Demirkubuz ile beraber Nuri Bilge Ceylan’a yardım etmiştir. Nuri Bilge Ceylan bu filmindeki “Ali” karakterini Ahmet Uluçay’dan esinlenerek şekillendirmiştir.
ZORLUKLARLA DOLU BAŞARILI BİR HAYAT, YARIM KALMIŞ FİLMLER, HAYALLER…
Ahmet Uluçay, 2007 yılında çekimlerine başladığı “Bozkırda Deniz Kabuğu” filmini sağlık sorunları nedeniyle yarıda bırakmak zorunda kaldı. Uluçay, beyin tümörü sebebiyle tedavi gördüğü hastanede zatürreye yakalanarak 30 Kasım 2009 ‘da hayata gözlerini yumdu.
Yaşamını tüm zorluklara rağmen sanata, bilgiye, insan sevgisine ve daha nice gerçekleştirmek istediği hayallerine adayan Kütahyalı yönetmen Tavşanlı’nın Tepecik beldesinde toprağa verildi.