Bilim dünyası, evrimsel biyoloji alanında devrim yaratacak nitelikte bir keşfe tanıklık etti. Güney Avrupa’da yaşayan Messor ibericus karınca türünün kraliçeleri, farklı bir türe ait erkek karıncaları klonlayarak kolonilerini sürdürüyor. Messor structor türüne ait erkek bireylerin klonlanması, doğada başka bir türün bireyinin klonlanmasıyla üreme sürecinin tespit edildiği ilk örnek olarak kayıtlara geçti.
MESSOR İBERİCUS KRALİÇELERİ, FARKLI TÜRDEN ERKEKLERİ KENDİ ÜRETİYOR
Fransa Montpellier Üniversitesi’nden evrimsel biyolog Jonathan Romiguier ve ekibi tarafından yapılan araştırma, Nature dergisinde yayımlandı. Araştırma, M. ibericus kolonilerinin çevresinde M. structor erkeklerinin bulunmadığı halde kolonilerin gelişimini sürdürmesini inceliyor. Bu durum, bilim insanları için büyük bir gizem oluşturmuştu. Çünkü M. ibericus türü, işçi karıncalarını yalnızca M. structor erkeklerinin spermiyle üretebiliyordu.
Genetik analizler sonucunda, bazı erkek karıncaların M. ibericus, bazılarının ise M. structor türüne ait olduğu doğrulandı. Ancak asıl şaşırtıcı olan, M. structor erkeklerinin genetik materyalinin M. ibericus kraliçelerine ait olmasıydı. Yani kraliçeler, başka bir türden erkek bireyleri kendi başlarına klonlayarak üretmişti.
“XENOPARİTY”: YABANCI TÜR DOĞUMU OLARAK ADLANDIRILAN OLAĞANÜSTÜ ÜREME BİÇİMİ
Araştırmacılar, bu olağanüstü üreme biçimi için “xenoparity” yani yabancı tür doğumu terimini önerdi. Bu sistemde M. ibericus kraliçeleri yalnızca kendi türünden kraliçeler doğuruyor, işçi üretmek için ise farklı tür olan M. structor erkeklerine ihtiyaç duyuyor. Ancak bu ihtiyacı, onları doğrudan kendileri klonlayarak karşılıyorlar.
Laboratuvar gözlemlerinde, 16 kraliçeden 9’unun yumurtalarının yüzde 9’unun M. structor erkeklerini içerdiği tespit edildi. Ayrıca bir kraliçenin aynı anda hem kendi türünden hem de başka türden erkek bireyler doğurduğu doğrudan gözlemlendi. Bu, doğa tarihindeki ilk örneklerden biri olarak kabul ediliyor.
BİLİM İNSANLARINDAN ‘BİLİM KURGU’ YORUMU
Brüksel Özgür Üniversitesi’nden evrimsel biyolog Denis Fournier, bu keşfi “bilim kurgu gibi” ifadeleriyle değerlendirdi. Fournier, “Bu bulgu, türler arasındaki sınırların düşündüğümüz kadar kesin olmadığını gösteriyor. Gerçekten inanılmaz!” dedi.
Romiguier ise, “Böylesine sıra dışı bir mekanizmanın var olabileceği aklımıza bile gelmemişti. Ancak veriler arttıkça bunun bir şaka değil, devrimsel bir keşif olduğunu anladık.” sözleriyle keşfin önemini vurguladı.