Köşe Yazıları

DERENİN KENARINDA KALAYLADIM KAZANI/KIZ BEN SENİN YÜZÜNDEN TUTMADIM RAMAZANI

Abone Ol

Bir türkü ile başladım yazıma. Ramazan sadece anılarda mı? Ramazan manilerinde mi? Ramazan davulunda mı? İki minare arasına yerleştirilen mahya “ışıklı sözcükler”de mi? Ramazan pidesinde mi? “Oruç” gündeme geldiğinde mi? Teravih namazında mı? İftarda mı? Sahurda mı? Türkülerde de şarkılarda da vardır.

22 Mart 2023 Çarşamba günü akşamı Teravih Namazı kılındı. 23 Mart sabahı ise sahura kalkıldı. Akşamında da İftar yapıldı. Bu Ramazan kim bilir sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in vefatından sonraki kaçıncı Ramazan’dır? Ümmet-i Muhammed bu ayı büyük bir sabırla bekledi. Nihayet kavuştu. Keşke ortam da müsait olsaydı. Ülkemizde felaketler yaşanmasaydı. Hani “Buruk” sözcüğü vardır; “Ağzımızda acımtırak, mayhoş bir tat var, Allah kimsenin ağzını tadını bozmasın” derler ya öyle bir ortamdayız. Ama her halükarda Ramazan eskilerde olduğu kadar olmasa da yine yaşanacak. Yine kimileri oruç tutarken kimileri tutmayacak. Kimileri camilere giderken kimileri evlerinde vakit namazlarını eda edecek. Kimileri fitrelerini istediği yerlere verirken kimileri bazı kurum ve kuruluşlara verecek. Bu yıl fitre bedeli günlük 70 TL olarak açıklandı. Mazeretleri nedeniyle oruç tutamayanlar ise 2 bin 100 TL vererek bir ihtiyaç sahibini sevindirebilir. Diyanet bu fitrenin son yaşanan depremler münasebetiyle mağdur kentlerimizdekilere verilebileceğini günler önce açıklamıştı. Asıl önemlisi zekâtlar ne olacak? İslam dininin beş şartından biri olarak, sahip olunan ve belli bir miktarı aşan mal ve paranın yoksullara dağıtılması gereken kırkta biri ve bunun gerçek ihtiyaç sahiplerine, yoksullara dağıtılması işi ne olacak?

Çocukluğumdan bu yana hep işitirim, “Bu millet zekâtını verse dünyada kimse yoksulluk çekmez” derlerdi. Bu da zekât müessesesinin ne denli önemli bir müessese olduğunu gösteriyor. Bakalım insanımız zekâtlarını bu Ramazan ayında nasıl kullanacak, değerlendirecek?

Ramazan, sözcük olarak, şiddetli sıcak olmak, yakmak anlamındadır. Arabi ayların; Şaban ve Şevval arasında kalan ve devamı boyunca oruç tutulan (istisnalar dışında) dokuzuncu ayıdır. Bir Ramazan manisinde: “Merhaba ey rahmet ayı Ramazan/ Seni haber verdi bize Kur’an” der. Türkiye’de en görkemli Ramazanlar İstanbul’da kutlanmıştır. Öyle ki; top atışları yapılır, davulcular mani söyleyerek sokakları karış karış gezerler, her taraf aydınlık olur, minareler arasına mahyalar çekilir, tüm camilerde teravih namazları eda edilir, halk birbirine ikramda adeta yarışırdı. Türkçe’de Ramazan: “Çok sıcak gün ve güneş kumları” şeklinde ifadesini bulur. İbadet ayı olduğundan, hani günahlarımız yanıp kül oluyor ya onun için mi yoksa sıcak yaz günlerinde oruç tutanların içleri kavrulup tutuştuğu için mi bu kutsal aya Ramazan denmiştir diye düşünmeden edemiyorum.

Ramazan boyu oruç tutanlar sonunda bayram yapıyorlar. Oruç tutamayanlar veya tutmayanların bayram yapıp yapamayacakları tartışılır. Belki onlar da bayram yaparlar ama bana göre bu bayram onlar açısından buruk bir bayramdır. Ramazan Bayramı halk arasında Şeker Bayramı olarak da anılır. Çünkü bayramlaşmalarda ağırlıklı olarak tatlı ön plandadır. Şekerin her türlüsü, çikolatanın her türlüsü, tatlının her türlüsü ikramlar arasındadır. Ramazan aylarında davul çalmak gelenektir. Ama yaşadığımız çağda birçok kişinin davulculardan şikâyet ettiklerini görüyorum. Derin uykularından uyandıkları için tepki veriyorlar. Kimileri evlerinde ağır hastaları olduğunu, küçük bebeklerin bulunduğunu belirterek davul gürültüsüne karşı çıkıyorlar. Ben davulcuya sokaktan geçmesin diye ricada bulunanları bilirim. Benim çocukluk, gençlik yıllarımdaki Ramazan’larda davulcular ücretlerini Ramazan bitiminde alırlardı. Şimdi on günde bir para toplayanlar var. Ramazan’da, ramazan davulu eşliğinde okunan ve ramazana ait güzellikleri dile getiren maniler artık okunmuyor. Ramazan’ı yemek, oruç tutmamak oruç yemek anlamındadır. Ramazan aylarında yerleşim birimlerinde kurum ve kuruluşlar, dernekler, vakıflar, cemiyetler, belediyeler, sendikalar, spor kulüpleri, birçok gruplar toplu iftar yemekleri düzenliyorlar. Bu gelenek bugün de devam ediyor. Bazı yerleşim birimlerinde belediye sınırları içindeki en ortalık alanda toplu Teravih namazları da kılınıyor. Tavşanlı Cumhuriyet Meydanı’nda kutsal topraklardan gelen bazı imamlar tarafından Teravih namazı kılındığını biliyorum. Ben Kütahyalıyım. Tavşanlı’da yıllarım geçti. Tavşanlı Ramazan ayını dört dörtlük geçirir. Kurallara uyar. Teamüllere aykırı davranmaz. Ramazan ayı Tavşanlı’da bir başka güzeldir. 190’ı aşkın camide Ramazan ayı başlarında vaktinden önce giderseniz yer bulabilirsiniz. Ramazan ortası biraz daha sakin olur. Ramazan ayının sonuna doğru o görkemli kalabalıktan eser kalmaz. Tavşanlı’da Ramazan ayı geldiğinde en az bir-iki kişi itikâfa çekilir. Bir anlamda dünya ile ilişkisini keser. İbadet ağırlıklı yaşar. İtikâf, yönelmek, kalmak, durmak ile ilgilidir. İtikâfa çekilen kişi, bir yere kapanıp dışarıya (acil ihtiyaçları, zorunluluklar dışında) çıkmadan ibadetle meşgul olan kişidir. İtikâfa çekildiği yer evin bir bölümü, caminin bir köşesi olabilir. Bir yere çekilip ortalıkta görünmeme, bir başka ifadeyle dünyadan elini eteğini çekmedir itikâf. İtikâfa çekilmenin bir yerleşim biriminin her türlü felaketten emin olması, çeşitli olumsuzluklardan korunması için manevi bir zırh olduğu söylenir. İtikâfa çekilenler de bu zırhın oluşumunda pay sahibidirler.

Bu vesileyle tüm hemşerilerime, Kütahyalı kardeşlerime hayırlı bir Ramazan ayı diliyorum. Rabbimiz hepimizi, canımızı, mülkümüzü, varımızı, yoğumuzu korusun. Amin.