Aşırı düzen ve mükemmellik ihtiyacının ardındaki bozukluk: OKKB
Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu (OKKB), C kümesi kişilik bozuklukları arasında yer alır ve kişinin aşırı düzen, kontrol ve mükemmellik ihtiyacı ile karakterizedir. Genellikle yetişkinlikte belirginleşen bu bozukluk, kişinin işlevselliğini ve sosyal ilişkilerini ciddi şekilde zorlayabilir.
OKKB, adından da anlaşılacağı gibi Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) ile karıştırılabilir; ancak bu iki durum temel farklar içerir. OKB’li bireyler, istenmeyen düşünceler ve ritüellerden rahatsız olurken (egodistonik), OKKB’li bireyler bu davranışları kendi benlikleriyle uyumlu ve gerekli (egosintonik) olarak görürler. Bu fark, tedavi yaklaşımlarını ve bireylerin yardım arama motivasyonunu da doğrudan etkiler.
Uzmanlara göre, OKKB’nin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte genetik yatkınlık ve çevresel etmenlerin birleşimi etkili olabilir. Bozukluk, anksiyete, depresyon, yeme bozuklukları ve madde kullanımı gibi diğer psikiyatrik rahatsızlıklarla da yüksek oranda birlikte görülebilir.
Belirtileri Neler?
OKKB’nin başlıca belirtileri arasında şunlar bulunur:
Kurallar, listeler ve düzen konusunda aşırı takıntı,
Görevleri mükemmel yapma arzusu nedeniyle işlerin tamamlanamaması,
Boş zaman ve sosyal ilişkiler yerine üretkenliğe aşırı odaklanma,
Ahlaki ve etik konularda katı görüşler,
Yetki devretme konusundaki isteksizlik,
Duyguların bastırılması ve sınırlı ifade,
Katı ve inatçı tutumlar,
Kendi yöntemlerinin “tek doğru” olduğuna inanma.
Bu kişilik örüntüsü, kişinin hem profesyonel hem de sosyal hayatında zorluklara neden olabilir. Örneğin, bir öğrenci bir ödevi "yeterince mükemmel" olmadığı gerekçesiyle defalarca baştan yazabilir ve son teslim tarihini kaçırabilir. Bu durum iş ortamında ise ekip çalışmasını zorlaştırır; birey, işleri devretmekte isteksizdir ve başkalarının önerilerine karşı hoşgörüsüz olabilir.
Seyir ve Tedavi
Araştırmalar, OKKB semptomlarının bazı bireylerde zamanla hafiflediğini, bazılarında ise yaşla birlikte kötüleşebileceğini göstermektedir. Remisyon oranları çalışmadan çalışmaya değişse de, bozukluğun uzun süreli ve inatçı seyri psikososyal işlevsellik üzerinde önemli etkiler yaratabilir.
Tedavi süreci genellikle psikoterapi, özellikle de bilişsel davranışçı terapi (BDT) ile yürütülür. Kimi durumlarda, eşlik eden depresyon ya da anksiyete gibi belirtiler için ilaç tedavisi de gerekebilir. Tedaviye bireyin bu davranışlarının sorunlu olduğunu kabul etmesiyle başlanır, ki bu OKKB'de her zaman kolay değildir.
OKKB'nin anlaşılması ve yönetilmesi, bireyin hem kendi hayatını hem de çevresiyle olan ilişkilerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi açısından büyük önem taşır.