Kütahyalı 43 yaşındaki makine mühendisi, yaklaşık 20 yıldan beri biriktirdiği eski eşyalarla evinin bir odasını adeta müzeye dönüştürdü.
Bahçelievler Mahallesi'nde yaşayan Tarık Tanrıkulu'nun koleksiyonunda 200 yıllık piyano, mekanik hesap makineleri, fotoğraf makineleri, kameralar, telefonlar ve radyoların aralarında olduğu yaklaşık 1000 parça eski ve antika eşya bulunuyor.
20 YIL ÖNCE BAŞLADI
Tanrıkulu, 20 yıl önce bir akrabasının kendisine eski eşya hediye etmesiyle koleksiyonculuğa başladığını söyledi. Bu hobisinin güzel bir uğraş olduğunu belirten Tanrıkulu: "Hastalık deyince insana biraz soğuk gelebilir ama merakınız o boyutlara gelebiliyor. Bazen karşınıza çıkan bir eşyada, onun ilk yapılışındaki icat edilişindeki basitlikler ve daha sonraki gelişimini görebiliyorsunuz. O eşyanın yaşanmışlığında acaba 'Bunlar kimin elindeydi, nereleri gezdi?' diye düşünüyorsunuz" ifadesini kullandı.
HER EŞYANIN BİR HİKÂYESİ VAR
Tanrıkulu, her kullanılmış eşyanın bir hikâyesi ve enerjisi olduğunu, bunların da kendisine büyük bir keyif yaşattığını dile getirdi. Koleksiyonunda 200 yıllık bir piyanonun yer aldığını aktaran Tanrıkulu: "Acaba bu piyanoyu kimler çaldı, kimler kullandı, kimler dinledi, Türkiye'ye nasıl geldi diyorsunuz. Bunu düşünmeye başladığınız noktada zaten eski eşyalar sizi içine alıyor" değerlendirmesinde bulundu. Eski eşya gördüğünde yoğun şekilde alma hissi yaşadığını aktaran Tanrıkulu: "Çünkü bir daha karşıma gelmeyebilir duygusu oluyor insanda. Dolayısıyla da bu duygu insanı cezbediyor" dedi.
ü"1920'Lİ, 1930'LU YILLARA AİT FACİTLERİM VAR"
Tanrıkulu, koleksiyonunda en çok ilgi çeken eşyalar arasında Facit marka mekanik hesap makinelerinin bulunduğunu belirtti. Bunlardan 13 değişik modelinin elinde olduğunu anlatan Tanrıkulu, "Değişik markaların da mekanik hesap makinaları var. 1920'li, 1930'lu yıllardan kalma Facitler var. Tırnaklı hesap makinaları var. Mini mekanik hesap makineleri var" diye konuştu.
GEÇMİŞE YOLCULUK
Koleksiyonundaki eşyaların arasında kendisi için çok değerli olan yaklaşık 70 yıllık bir gelinlik olduğunu bildiren Tanrıkulu şunları kaydetti: "İnşaat işi yaparken kat karşılığı anlaştığımız bir binanın çatı katında bir elbise buldum. Bu elbiseyi mal sahibine sordum. O da dedi ki 'Bizim için artık pek bir değeri yok. Sen bunu alabilirsin'. Yaşlı bir amcamızdı. Daha sonra hikâyesini duyduğumuzda çok duygulandık. Vefat eden ilk eşinin gelinliği olduğunu öğrendim. Gelinliğini düğünde giyerken üzerine takılmış paralar vardı. Hikâyesini duyduğunuz zaman o kıyafet kıyafetlikten çıkıyor.” Tarık Tanrıkulu, koleksiyonun bulunduğu odaya girdiğinde huzur hissettiğini, eşyaların üstüne sinmiş kokunun insanı geçmişe götürdüğünü sözlerine ekledi.