Yaşam

Ekosistem için önemli olan arı popülasyonu neden azalıyor?

Tozlayıcı popülasyonlarının korunması, sağlıklı ekosistemlerin devamlılığını sağlamak ve tarımın gıda sistemlerinin yeterliliğini sürdürmek açısından son derece kritiktir.

Abone Ol

Tozlayıcı popülasyonlarının korunması, sağlıklı ekosistemlerin devamlılığını sağlamak ve tarımın gıda sistemlerinin yeterliliğini sürdürmek açısından son derece kritiktir.

Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü olan Prof. Dr. Levent Kurnaz, arı ve tozlayıcı popülasyonunun doğadaki azalma sebeplerini AA Analiz için detaylı bir şekilde ele aldı.

Tozlayıcılar veya polen taşıyıcılar, ekosistemlerin kritik birer parçasıdır. Bitki üremesi, biyolojik çeşitliliğin devamı, gıda üretimi, ekosistemin işleyişi ve insan refahı gibi temel alanlarda önemli bir rol oynarlar. Arılar, bu tozlayıcıların en tanınmış örneğidir. Tozlayıcı popülasyonlarının korunması, sağlıklı ekosistemlerin sürdürülmesi ve tarımsal gıda sistemlerinin yeterliliği için hayati öneme sahiptir. Arılar ve diğer polen taşıyıcılar olmadan, yeterli miktarda sebze ve meyve üretmek oldukça zor hale gelir.

Son birkaç on yılda, arılar ve diğer polen taşıyıcı popülasyonlarındaki düşüş, birçok faktörün karmaşık bir şekilde bir araya gelmesiyle oluşan bir sorundur. İnsanların yeryüzündeki etkisi arttıkça, bu faktörlerin toplam etkisi de doğanın tolere edebileceği sınırların ötesine geçmektedir.

Habitat kaybı

Tozlayıcı popülasyonlarındaki azalmanın önde gelen nedenlerinden biri habitat kaybı ve parçalanmasıdır. Kentleşme, tarımsal genişleme ve arazi kullanımındaki değişim, polen taşıyıcıların yuva yapması, yiyecek arama ve üremeleri için gerekli olan çayırlar, otlaklar ve ormanlar gibi doğal yaşam alanlarının tahrip edilmesine ve parçalanmasına yol açmıştır. Eskiden tarlalar arasında kalan küçük alanlar bile bu canlıların varlığına destek sağlarken, günümüzdeki endüstriyel tarım uygulamaları, doğal yaşam için çok az alan bırakmaktadır.

Endüstriyel tarımın önemli destekçilerinden olan pestisitlerin, özellikle neonikotinoidlerin ve diğer sistemik böcek öldürücülerin yaygın kullanımı, arı popülasyonlarındaki düşüşün önde gelen nedenlerindendir. Bu kimyasallar, tarımsal zararlıları kontrol etmek için kullanılmaktadır. Ancak arılar ve diğer polen taşıyıcılar da dahil olmak üzere istenmeyen canlılar üzerinde olumsuz etkilere sahiptirler. Pestisitler, arıların bağışıklık sistemini zayıflatır, yön bulma ve yiyecek arama yeteneklerini bozar ve hatta ölümlerine neden olabilir.

Çiçek çeşitliliğinin kaybolması

Endüstriyel tarımın bir diğer yaygın uygulaması olan monokültür tarımı, çiçek çeşitliliğinin azalmasının öncelikli sebeplerinden biridir. Bu durum, arılar ve diğer tozlayıcılar için olumsuz sonuçlar doğurur. Çünkü arılar ve diğer tozlayıcılar, nektar ve polen sağlamak için çeşitli ve bol miktarda çiçeğe ihtiyaç duyarlar. Bu çiçek kaynaklarının azalması, tozlayıcıların yetersiz beslenmesine ve üreme başarısının azalmasına yol açabilir.

İklim değişikliği ve hava kirliliği

İklim değişikliği, sadece sıcaklık artışı değil, aynı zamanda bitki türlerinin dağılımını ve bolluğunu da etkiler. Bu durum, tozlayıcılar için gerekli olan besin kaynaklarının kullanılabilirliğini azaltabilir. Sıcaklık ve yağış rejimindeki değişiklikler, çiçeklenme ve tozlaştırıcı faaliyetinin zamanlamasını bozabilir. Bu da bitkiler ile tozlayıcılar arasında uyumsuzluklara yol açabilir. Tipik olarak, bitkiler çiçek açtığında arıların da bu alanlarda bulunması beklenir. Ancak, bu ikisinin zamanlamasında gecikme veya erken gerçekleşme, tüm sistemin dengesini bozabilir.

Yaygın araç emisyonları ve tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan hava kirliliği, çiçeklerin kimyasal bileşimini etkileyerek polen taşıyıcılar için çiçeklerin cazibesini azaltabilir, bu da tozlayıcıları olumsuz yönde etkiler. Kirletici maddeler ayrıca arıların koku alma yeteneklerini ve yön bulma becerilerini bozabileceğinden, tozlaşma faaliyetini zorlaştırabilir.

Tozlayıcılar için alışılmadık istilacı bitki türlerinin ortaya çıkması, yerli bitki türleriyle rekabet etmelerine ve ekosistem dengesini bozmalarına neden olabilir. Bu durum, polen taşıyıcılar için gıda kaynaklarının varlığını, miktarını ve kullanılabilirliğini etkileyebilir ve popülasyonlarının azalmasına yol açabilir.

Yuvalama alanlarının tahrip edilmesi

Birçok arı türü, üreme için belirli yuvalama alanlarına ihtiyaç duyar. Ölü ağaçların kaldırılması ve yakıt olarak kullanılması, arazi kullanımının değişmesi ve pestisitlerin yaygın kullanımı nedeniyle kirlenmesi, yuvalama alanlarını tahrip eder ve bu da tozlayıcıların üreme başarısını azaltabilir. Ayrıca endüstriyel tarım için arazilerin neredeyse tamamen işlenmesi, tozlayıcıların yuva yapabilecekleri alanların azalmasına yol açabilir.

Bu sorunlar nedeniyle tozlayıcılara duyulan ihtiyacın arttığı birçok alanda, alışılmışın dışında önlemler alınmaktadır. Örneğin, Çin'de arıların yerine insanlar elde çubuklarla tozlaşma görevini üstlenmeye başlamıştır. California'da ise badem ağaçlarının çiçek açtığı dönemde tozlanma gereksinimini karşılamak için her yıl 40 milyar arı kamyonlarla bölgeye taşınmaktadır. Ancak bu tuhaf çabalar yerine, tozlayıcıların yaşam alanlarını yeniden kazanmaları, pestisit kullanımının azaltılması ve çiçek çeşitliliğinin teşvik edilmesi gibi daha kalıcı çözümlere odaklanmak daha önemlidir. Ayrıca, tozlayıcıların önemi konusunda farkındalığı artırmaya yönelik koruma çabaları, arı ve diğer tozlayıcı popülasyonlarındaki azalmayı tersine çevirmek için son derece önemlidir.

[Prof. Dr. Levent Kurnaz, Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürüdür.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

KAYNAK: AA