Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün takdir ettiği isimler arasında yer alan, Milli Mücadele yıllarında "Galip Hoca" takma adıyla işgale karşı direnişleri örgütleyen üçüncü Cumhurbaşkanı Bayar'ın vefatının üzerinden 38 yıl geçti.
1883'de Bursa'nın Gemlik ilçesinin Umurbey köyünde dünyaya gelen Bayar, ilk ve ortaöğretimini Umurbey'de tamamladı.
Ardından Bursa'da İpek Meslek Yüksekokulu ve College Francais de l'Assomption'da eğitim gören Bayar, hukuk ve bankacılık alanlarında çalıştı.
Bayar'ın 1903'te evlendiği İnegöllüzade Refet Bey'in kızı Reşide Hanım'dan Refi, Turgut ve Nilüfer adlı üç çocuğu oldu.
İttihat ve Terakki'nin Bursa'da gizli kolu olan "Küme"ye 1907'de giren Bayar, Ege bölgesinde cemiyetin çalışmalarını hızlandırmak ve bölgedeki etkinliğini artırmak amacıyla İzmir'e özel bir görevle gönderildi.
Balkan Savaşı'nda Bulgar ordularıyla savaşmak üzere Bursa'dan gizlice ayrılarak önce İstanbul'daki askeri karargaha, oradan da cepheye giden Bayar, İzmir'de 1918 yılında işgali engellemek ve işgalci kuvvetlere karşı mukavemet oluşturmak amacıyla kurulan İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyetinde aktif rol aldı.
İttihatçı kimliği ve hakkındaki tutuklama emri yüzünden ismini değiştirmek zorunda kalan Bayar, İzmir'in işgali tehlikesi belirince, "Galip Hoca" takma adıyla zeybek ve köy hocası gibi bölgeyi dolaşarak işgale karşı direnişleri örgütledi.
Aydın işgal edilince halkı Yunan kuvvetlerine karşı örgütlemek için çalışmalar gerçekleştiren Bayar, Balıkesir Kongresi öncesinde yapılan toplantıda "Sivil Alay Komutanlığı", kongrede ise oy birliği ile "Akhisar Milli Alay Kumandanlığı" ünvanı aldı.
Bayar'ın ismi Nutuk'ta yer aldı
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, Milli Mücadele'nin lideri Mustafa Kemal Atatürk, Bayar'ın bu süreçteki gayretlerini takdirle karşıladı. Nutuk'ta Bayar'ın ismine yer veren Atatürk, şu ifadeleri kullandı:
"Aydın dolaylarında, İzmir'in işgalinden sonra, asker ve halktan bazı vatanseverler, Yunanlılara karşı savunma, halkı cesaretlendirme ve silahlı milli teşkilat kurma gayretleriyle çalışıyorlardı. Bu arada İzmir'den ad ve kıyafet değiştirerek o bölgeye gitmiş olan Celal Bey'in (İzmir Milletvekili Celal Bey'dir) gayret ve fedakarlığı anılmaya değer."
Osmanlı Mebusan Meclisi'nin toplanması için yapılan 1919 seçimlerinde Saruhan (Manisa) mebusu adayı olarak gösterilen Celal Bayar, milletvekili seçilerek İstanbul'da toplanacak son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne katılma hakkını elde etti. İstanbul hükümetinin "arananlar ve yakalanacaklar" listesinde yer almasına rağmen Bayar, 12 Ocak 1920'de toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Saruhan Sancağı milletvekili olarak katıldı.
İstanbul ve Osmanlı Mebusan Meclisi, 16 Mart 1920'de işgal edilirken, Milli Mücadele taraftarı vekiller Malta'ya sürgüne gönderildi. Ancak Bayar, Meclis'in işgal edileceği haberini önceden öğrendiği için Malta'ya sürgün edilmekten son anda kurtuldu. Malta'ya sürgüne gönderilenler haricindeki Osmanlı Mebusan Meclisi üyeleri, Milli Mücadele'nin merkezi Ankara'da toplanmaya başladı.
Ekonomi için fikirler geliştirdi
Bayar, Atatürk'ten aldığı talimatla Anzavur Ayaklanması'nı bastırma görevini yerine getirdiği sıralarda, Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920'de Ankara'da açıldı. Bu nedenle Bayar, Meclis'e 2 hafta geç katıldı.
Birinci Büyük Millet Meclisi'nde milletvekili olarak görev alan Bayar, 27 Şubat 1921'de İktisat Bakanı oldu. Lozan Barış Konferansı'na danışman göreviyle katılan Bayar, Osmanlı borçları ve bunların ödeme şekliyle ilgili önerisiyle dikkatleri üzerine çekti. Borçların altın yerine kuponla ödeme yöntemini öneren Bayar, böylece genç Cumhuriyetin ekonomik yükünün büyük oranda hafifletilmesinin zeminini hazırladı.
1923 seçimlerinden sonra İkinci Büyük Millet Meclisi'ne İzmir milletvekili olarak giren Bayar, 1924'ün mart ayında Mübadele, İmar ve İskan Bakanlığına atandı ve İş Bankası'nın kuruluşunu organize etmek üzere aynı yılın temmuz ayında bu görevinden istifa etti. İş Bankası'nın kurulmasında önemli rol oynayan Bayar, 1932 yılına kadar bankanın genel müdürlüğünü üstlendi.
Bayar, 1932-1937 yılları arasında İktisat Bakanlığı görevini sürdürürken, 1937-1939 yılları arasında başbakanlık yaptı.
Türkiye'nin üçüncü cumhurbaşkanı seçildi
Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım 1938'de vefat etmesinin ardından Celal Bayar, Mareşal Fevzi Çakmak ile istişare ederek, aralarında yaşanan birçok görüş ayrılığına rağmen İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanı seçilmesini destekledi. Bayar, daha sonra siyasi yaşamını İzmir milletvekili olarak sürdürdü.
Çok partili siyasi yaşamın başlaması üzerine 1946 yılının ocak ayında Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan ile Demokrat Parti'yi (DP) kuran Bayar, parti başkanlığına getirildi.
Mayıs 1950'de iş başına gelen DP iktidarında, Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Refik Koraltan TBMM Başkanı oldu. Birinci Adnan Menderes hükümeti 22 Mayıs 1950'de göreve başladı.
Bayar, 22 Mayıs 1950'de Türkiye Büyük Millet Meclisince Türkiye'nin üçüncü cumhurbaşkanı seçildi.
Yassıada'da yargılandı
Demokratikleşme ve özgürleşme alanında önemli çalışmalara imza atan Bayar ve arkadaşlarının "Yeter söz milletin" sloganıyla çıktıkları yol, 27 Mayıs 1960 askeri darbesiyle son buldu.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri, DP'li milletvekilleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ile asker ve bazı üst düzey kamu görevlileri gözaltına alındı. Tüm tutuklular, Yassıada'da hapsedildi.
Yassıada'daki yargılamalar, 14 Ekim 1960'ta başlayıp 15 Eylül 1961'de karara bağlandı. 19 dosyada toplanan davalar, "Anayasayı ihlal" davasıyla birleştirildi. Yargılamalar neticesinde Bayar, 15 Eylül 1961'de Yassıada Mahkemesi tarafından idama mahkum edildi. Yaş haddi nedeniyle cezası müebbet hapse çevrilen Bayar, 7 Kasım 1964'te rahatsızlığı nedeniyle serbest bırakıldı.
Celal Bayar, 22 Ağustos 1986'da İstanbul'da vefat etti.