Geçtiğimiz aylarda Svalbard takımadalarında Türk vatandaşlarına oturum, şirket kurma ve ticaret gibi geniş haklar tanıyan anlaşmanın onaylanması dikkat çekmişti. Ancak Norveç’e bağlı bu kutup bölgesinde yaşam, sert iklim koşulları nedeniyle son derece katı kurallarla şekilleniyor.
Takımadaların idari merkezi Longyearbyen’de doğum yapmak da vefat eden birini toprağa vermek de yasak. Yaklaşık bin kişinin yaşadığı şehir, dünyanın en kuzeydeki yerleşimlerinden biri olmasının yanı sıra kendine özgü uygulamalarıyla da öne çıkıyor. Yeni haklara rağmen Svalbard’da yaşamayı seçenler, bu sıra dışı kurallara uyum sağlamak zorunda kalacak.
PERMAFROST TOPRAĞI ÇÜRÜME SÜRECİNİ ENGELLİYOR: DEFİN NEDEN YASAK?
Longyearbyen’in en belirgin özelliği, toprak yapısının tamamen permafrost yani "donmuş toprak" hâlinde olması. Bu sert ve soğuk zemin, gömülen bedenlerin çürümesini imkânsız hâle getiriyor. Çürümeyen bedenlerin yıllar boyunca bakteri ve virüs taşıyabilmesi ise ciddi bir halk sağlığı riski doğuruyor.
Bu nedenle şehir yönetimi uzun yıllar önce defin işlemlerini tamamen yasakladı. Ağır hastalar genellikle Norveç anakarasına sevk ediliyor, hayatını kaybedenlerin cenazeleri ise adalardan çıkarılarak başka kentlerde toprağa veriliyor. Svalbardlılar, bu durumun ardından anı alanları ve toplu hatıra duvarları gibi kendi ritüellerini oluşturmuş durumda.
DOĞUMHANE YOK: HAMİLELER DOĞUM İÇİN ANAKARAYA NAKLEDİLİYOR
Longyearbyen’de doğumun yasaklanmasının temel sebebi, bölgede bir doğumhane bulunmaması. Zorlu hava koşulları ve sağlık altyapısının sınırlı olması, hamilelik sürecinde oluşabilecek riskleri artırıyor. Bu sebeple bölgede yaşayan anne adayları, doğum yaklaşınca Norveç anakarasına naklediliyor.
Bu uygulama nedeniyle Longyearbyen’de doğan bebek sayısı bugün neredeyse sıfıra yakın. Kutup koşullarının belirleyici olduğu şehir, nüfusunu doğal yollarla değil, göç yoluyla sürdürüyor.