Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) bünyesindeki Van Kedisi Araştırma ve Uygulama Merkezi, nesli koruma altındaki Van kedilerinin popülasyonunu artırmak ve onları güvenli yuvalara kavuşturmak için çalışmalarını sürdürüyor. Farklı göz renkleri, beyaz ipeksi tüyleri, oyuncu ve cana yakın yapısıyla tanınan Van kedileri, hem estetik özellikleri hem de karakteristik davranışlarıyla dikkat çekiyor.
Merkez tarafından yürütülen “Her Eve Bir Van Kedisi” projesi kapsamında son beş yılda yaklaşık 750 aileye Van kedisi sahiplendirildi. 2024 yılında da bu kapsamda ilk doğumlardan elde edilen 75 yavrunun 50'sinin sahiplendirilmesi planlanıyor.
Sahiplendirme süreci ve kriterler
Van kedilerinin sahiplendirme süreci oldukça titizlikle yürütülüyor. Kedilere özel olarak hazırlanan uluslararası sağlık karneleri; hayvanın adı, cinsiyeti, doğum tarihi, göz ve kuyruk rengi, işitme durumu, çip ve kimlik numarası gibi bilgilerle birlikte teslim ediliyor. Ayrıca tüm aşıları yapılmış olarak yeni sahiplerine veriliyorlar.
Merkez Müdürü Prof. Dr. Abdullah Kaya, sahiplendirme sürecinde en önemli kriterin “ciddi ve huzurlu bir ev ortamı” olduğunu vurguluyor. Kaya, “Van kedisinin kıymetini bilecek aileler arıyoruz. Başvurular öncesinde mutlaka ön görüşme yapıyoruz. İlgili aileler isterse görevlilerimiz aracılığıyla havaalanına kadar gönderim de sağlanabiliyor,” dedi.
Sahiplendirme işlemleri sembolik bir ücret karşılığında gerçekleşiyor. Bu ücret, merkezin satış amacı gütmediğini, ancak sahiplenmeye dair ciddiyeti önemsediğini göstermek adına uygulanıyor.
Türkiye genelinde yaygınlaşan bir değer
Prof. Dr. Kaya, “Her gün büyüyen bir Van kedisi ailesi var,” diyerek projeye olan ilginin Türkiye genelinde arttığını belirtiyor. Sahiplendirme öncesi merkezdeki ihtiyaçlar doğrultusunda kediler ayrılıyor, kalan yavrular sahiplendiriliyor. Merkez, yıllık ortalama 100 ila 150 kediyi yeni yuvalarına gönderiyor.
Van kedisinin korunması ve tanıtılması açısından önemli bir misyon üstlenen bu proje sayesinde Türkiye'nin birçok ilinde Van kedileriyle büyüyen aileler oluşuyor. Proje, hem türün korunması hem de kültürel mirasın yaygınlaştırılması açısından stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.