Günlük yaşamın vazgeçilmezlerinden biri olan şeker, yalnızca damak zevkini değil, tüm vücut sistemlerini etkileyebiliyor. Ancak yalnızca bir ay süreyle ilave şekeri bırakmak, karaciğerden zihinsel kapasiteye, bağışıklık sisteminden cilt sağlığına kadar birçok alanda belirgin değişim yaratıyor. Harvard Üniversitesi’nden iç hastalıkları ve sindirim sistemi uzmanı Dr. Saurabh Sethi’ye göre, şekersiz bir beslenme planı, sağlıklı yaşam için önemli bir dönüm noktası olabilir.
KARACİĞER VE KALP SAĞLIĞINA ETKİLERİ
Şeker tüketiminin bırakılmasıyla birlikte karaciğerdeki yağlanma azalmaya başlıyor. Bu durum yalnızca karaciğer fonksiyonlarını değil, aynı zamanda böbrek sağlığını da olumlu yönde etkiliyor. Özellikle insülin direnci veya prediyabet gibi sorunlar yaşayan bireyler için bu değişim kritik bir öneme sahip. Ayrıca vücutta iltihap düzeylerinin azalması sayesinde damar sağlığı iyileşiyor, bu da kalp hastalıkları riskinin azalmasına katkı sağlıyor.
ZİHİNSEL PERFONMANS ARTIŞI VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ GÜÇLENİYOR
30 günlük şekersiz beslenmenin ardından birçok bireyde zihinsel berraklık, odaklanma süresinde artış ve genel yorgunluk hissinde azalma gözlemleniyor. Aynı zamanda, bağışıklık sistemi daha etkin hale geliyor. Bunun temelinde, beyaz kan hücrelerinin görevlerini daha verimli bir şekilde yerine getirmesi yatıyor. Ayrıca, şeker tüketiminin kısıtlanması ile birlikte vücutta kalsiyum, magnezyum ve çinko gibi minerallerin tutulma oranı artıyor.
GÜNLÜK GÜVENLİ ŞEKER MİKTARI NE OLMALI?
İngiltere Ulusal Sağlık Servisi (NHS), yetişkin bireylerin günlük serbest şeker tüketimini 30 gramla sınırlaması gerektiğini belirtiyor. Çocuklarda ise bu oran yaşa göre değişmekle birlikte 10 ila 24 gram arasında olmalı. Gazlı içecekler, tatlılar ve meyve suları gibi serbest şeker içeren gıdalar azaltılması gereken kaynaklar arasında bulunuyor. Meyve, sebze ve süt gibi doğal şeker içeren besinler ise bu sınırlandırmaya dahil edilmiyor.