Günümüzde kanser, her iki cinsiyette de ciddi sağlık sorunlarına yol açan hastalıkların başında geliyor.
Kadınlarda en sık rastlanan tür meme kanseri olurken, erkeklerde prostat kanseri en yaygın kanser türleri arasında yer alıyor.
Prostat kanseri, yaşam kalitesini düşürebilen ve ileri vakalarda hayati risk oluşturabilen bir hastalık olmasına rağmen, toplumda bu kanserle ilgili pek çok yanlış inanış hâlâ yaygın.
Bu yanlış bilgiler, hem erken tanının gecikmesine hem de tedavi sürecinde yanlış yönlendirmelere neden olabiliyor.
Oysa doğru ve güvenilir bilgiyle hareket edildiğinde, erken tanı konulabilir ve hastaya özel tedavi planlamasıyla prostat kanseri başarıyla yönetilebilir.
Üroloji uzmanı Prof. Dr. Turhan Çaşkurlu, prostat kanseri hakkında halk arasında sıkça rastlanan yanlış inanışları şöyle açıklıyor:
1. “Genç Yaşta Prostat Kanseri Olmaz”
Prostat kanseri genellikle ileri yaşta görülür, ancak genç erkeklerde de ortaya çıkabilir.
Özellikle aile öyküsü veya genetik yatkınlığı olan erkeklerde 40 yaşın altında bile risk vardır. Bu nedenle genç yaşta düzenli doktor kontrolleri ve gerekli testler ihmal edilmemelidir.
2. “PSA Testini 50 Yaşına Kadar Bekleyin”
PSA testi için sabit bir yaş sınırı bulunmamaktadır. Ailede prostat kanseri öyküsü olmayan kişiler için ilk test 50 yaş civarında uygun olabilir.
Ancak birinci derece yakınlarda kanser öyküsü olan erkeklerin 40-45 yaş civarında PSA testi yaptırması gerekir. Semptom mevcutsa, yaş fark etmeksizin doktor kontrolü önemlidir.
3. “Prostat Kanseri Sessiz İlerler, Belirti Vermez”
Prostat kanseri her zaman sessiz ilerlemez. Erken dönemde sık idrara çıkma, gece idrara kalkma, idrar akışında azalma, idrarda kanama, idrar yaparken ağrı, mesanede tam boşalmama hissi veya cinsel fonksiyon bozuklukları gibi belirtilerle kendini gösterebilir.
Bu belirtiler fark edildiğinde doktora başvurmak çok önemlidir.
4. “Her Prostat Büyümesi Kansere Dönüşür”
Prostat büyümesi ile prostat kanseri farklı durumları ifade eder. İyi huylu prostat büyümeleri kansere dönüşmez ve genellikle prostatın iç kısmında oluşur; prostat kanseri ise genellikle dış kısımda başlar. Bu nedenle prostat büyümesi nedeniyle ameliyat olmuş kişiler, medikal kontrolleri bırakmamalıdır.
5. “PSA Değerim Yüksekse Kesin Kanserim Var”
PSA testi prostat sağlığı hakkında bilgi verir, ancak yüksek PSA değeri prostat kanseri anlamına gelmez. Düşük PSA değerine sahip kişiler de risk taşıyabilir.
Kesin tanı için biyopsi, ultrasonografi, parmak muayenesi ve diğer testler bir arada değerlendirilmelidir.
6. “Sık Cinsel İlişki Prostat Kanserinden Korur”
Sık cinsel ilişki veya boşalma prostat kanserine karşı tek başına koruyucu değildir. Kanser riskini etkileyen başlıca faktörler; genetik yapı, yaş, hormon düzeyleri ve yaşam tarzıdır.
Prostat sağlığını korumanın en etkili yolu, düzenli doktor kontrolleri ve PSA testlerini yaptırmaktır.
7. “Bazı Besinler Prostat Kanserini Önler”
Hiçbir besin prostat kanserine karşı kesin koruma sağlamaz. Ancak dengeli beslenme, sağlıklı kilo, sebze ve meyve tüketimi, doymuş yağdan kaçınma ve düzenli egzersiz kanser riskini azaltabilir.
Yeşil çay, domates, brokoli ve baklagiller destekleyici olabilir, fakat tek başına yeterli değildir. Düzenli doktor kontrolleri ile birlikte sağlıklı yaşam tarzı uygulanmalıdır.
Prostat kanserinde erken tanı, tedavi başarısı için kritik öneme sahiptir. Yanlış bilgilere itibar etmeden, düzenli kontrolleri aksatmamak ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemek prostat sağlığını korumanın en güvenli yollarıdır.