Evlerimiz, konforlu bir yaşamın yanı sıra görünmez riskler de barındırabiliyor. Gün içinde defalarca dokunduğumuz, hatta temiz olduğunu düşündüğümüz eşyalar zamanla tehlikeli bir hâle gelebiliyor. Uzmanlar özellikle hijyen, kimyasal birikim ve alerjenler konusunda önemli uyarılar yaparak bazı ev eşyalarının vakit kaybetmeden değiştirilmesi gerektiğini söylüyor.
Mutfaklardan banyolara, kozmetik dolaplarından tekstil ürünlerine kadar uzanan geniş bir yelpazede, fark edilmeden toksik madde veya bakteri biriken pek çok ürün dikkat çekiyor. Sağlıklı bir yaşam alanı oluşturmak için bu eşyaların düzenli olarak kontrol edilmesi ve gerektiğinde atılması öneriliyor.
SÜNGER VE TEMİZLİK BEZLERİ EN ÇOK BAKTERİ BİRİKTİREN EŞYALAR
Mutfak süngerleri ve temizlik bezleri, evlerde en hızlı kirlenen ve mikrop tutan ürünlerin başında geliyor. İlk bakışta temiz görünseler bile lif yapıları nedeniyle kötü kokuları, yağ kalıntılarını ve bakterileri içine hapsediyor.
Uzmanlar, bu durumun özellikle mutfakta kullanılan süngerlerde daha belirgin olduğunu belirtiyor. Çünkü nemli ortam bakteri üremesi için ideal koşullar sağlıyor. Bu nedenle mutfak süngerlerinin en fazla iki haftada bir değiştirilmesi, havlu ve bezlerin ise sık sık yıkanarak tamamen kurutulması öneriliyor. Bu küçük ama önemli adımlar, gıda kaynaklı hastalık riskini azaltmada etkili kabul ediliyor.
TARİHİ GEÇMİŞ KOZMETİK ÜRÜNLERİ
Evlerde en çok gözden kaçan tehlikelerden biri de tarihi geçmiş ilaç ve kozmetik ürünler. Merhem, damla, krem, makyaj malzemeleri veya tablet gibi ürünler raf ömrünü doldurduğunda yalnızca etkisini kaybetmekle kalmıyor; aynı zamanda zararlı hâle gelebiliyor.
Bu ürünlerde bozulmaya bağlı olarak bakteriyel kirlenme ya da kimyasal dönüşümler meydana gelebiliyor. Uzmanlar, tarihi geçmiş ürünlerin cilt tahrişine, alerjik reaksiyonlara ve hatta daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği konusunda özellikle uyarıyor. Bu nedenle ilaç kutuları ve kozmetik çekmeceleri düzenli aralıklarla kontrol edilmeli.
PLASTİK KAPLAR VE BARDAKLAR
Zamanla aşınan plastik kaplar, üzerinde oluşan mikro çatlaklar nedeniyle hem bakteri hem de kimyasal madde birikimine yol açabiliyor. Düşük kaliteli plastikler sıcak yiyeceklerle temas ettiğinde toksik maddeler salabileceğinden, bu tür kapların kullanılmaması tavsiye ediliyor.
Benzer biçimde çatlamış tabak ve bardaklar da hijyen açısından büyük risk taşıyor. Seramik veya emaye yüzeylerdeki kırık bölgeler, bakteri ve mantarlar için adeta uygun bir yuva oluşturuyor. Üstelik emaye tabaklarda oluşan çatlaklar, zararlı bileşiklerin yiyeceklere karışmasına da neden olabiliyor. Uzmanlara göre bu tür ürünler tespit edildiğinde hemen çöpe atılmalı.
YASTIK, BATTANİYE DOLGULARI
Ev tekstili ürünleri de sanıldığından fazla risk barındırıyor. Yastık ve battaniyelerin iç dolguları zamanla toz, akar ve çeşitli alerjenleri hapsedebiliyor. Düzenli yıkama bu birikimin bir kısmını azalttığı hâlde tamamen ortadan kaldırmıyor.
Bu nedenle uzmanlar, yastıkların ortalama 2–3 yılda bir yenilenmesi gerektiğini belirtiyor. Özellikle alerjik bünyeye sahip kişiler için bu değişim daha da önemli. Temiz görünen bir yastığın aslında sağlığı etkileyen gizli bir kaynak olabileceği unutulmamalı.
MUMLAR
Evlerde yaygın olarak kullanılan kokulu mumlar ve oda spreyleri de masum görünse de risk barındırıyor. Bu ürünlerde bulunan sentetik maddeler, ısıtıldıklarında veya havaya yayıldıklarında toksik bileşikler açığa çıkarabiliyor.
Uzmanlar, özellikle kapalı alanlarda yoğun şekilde kullanılan oda kokularının baş ağrısı, solunum yolu tahrişi ve alerjik reaksiyonlara yol açabileceğini söylüyor. Bu nedenle doğal içerikli alternatiflerin tercih edilmesi veya kullanımın azaltılması öneriliyor.