JAMA Psychiatry dergisinde yayımlanan ve bugüne kadar yapılmış en kapsamlı analizlerden biri olarak kabul edilen çalışma, antidepresan ilaçları bırakan bireylerin çoğunun ciddi yoksunluk semptomları yaşamadığını gösterdi. İngiltere'deki Imperial College London’dan Dr. Sameer Jauhar’ın öncülüğünde yürütülen araştırma, toplamda yaklaşık 17.800 kişiyi kapsayan 50 randomize kontrollü çalışmayı inceledi.
Bu kapsamlı analizde, antidepresan kullanan bireylerin ilacı bıraktıklarında yaşadığı baş dönmesi, mide bulantısı, sinirlilik gibi belirtilerin çoğu zaman klinik yoksunluk eşiğinin altında kaldığı gözlemlendi. Bu bulgular, antidepresan bırakmanın sanıldığı kadar yoğun ve yaygın semptomlara yol açmadığını gösteriyor.
Antidepresan Bırakmak Sanıldığı Kadar Zor Değil
Araştırmada, antidepresanları bırakanlar ile plasebo tedavisi alanlar karşılaştırıldı. Sonuçlar, gerçek ilaç kullanan grubun sadece bir adet daha fazla semptom yaşadığını gösterdi. Örneğin venlafaksin kullanıcılarının %20’si baş dönmesi yaşarken, plasebo alanlarda bu oran sadece %1,8 oldu.
Ayrıca farklı antidepresan türlerinin semptom şiddeti de değişkenlik gösterdi. Desvenlafaksin bırakıldığında semptomlar en yoğun şekilde görülürken, vortioksetin kullananların plasebo grubuyla neredeyse aynı oranda yan etki yaşadığı belirlendi.
Ancak çalışmanın bazı sınırlamaları da mevcut. Çoğu çalışma yalnızca ilaç kesildikten sonraki iki haftalık süreyi kapsıyor. Bu nedenle uzun vadeli etkiler hakkında kesin bir yargıya varmak şu an için mümkün değil.
Amsterdam Üniversitesi Tıp Merkezi’nden psikiyatrist Dr. Christiaan Vinkers, araştırmaya dahil olmamasına rağmen sonuçları “bilimsel temelli ve dengeli bir yaklaşımın teşviki” olarak değerlendirdi. Vinkers ayrıca uzun süreli antidepresan kullanıcıları için bireysel hassasiyetler ve bırakma protokolleri üzerine daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Almanya Freiburg Üniversitesi’nden Prof. Dr. Katharina Domschke, daha önce yayımlanan ve sadece 310 hastayı kapsayan bir çalışmanın sonuçlarının aksine bu çalışmanın metodolojik olarak daha güçlü olduğunun altını çizdi. Domschke ayrıca, yeni bulguların antidepresan kullanımı üzerindeki damgalamayı azaltma konusunda da önemli bir adım olduğunu belirtti.
Bu yeni ve geniş ölçekli çalışma, antidepresan kullanımının bırakılması sürecine dair daha gerçekçi, dengeli ve bilimsel bir bakış açısı sunarak, hastaların bilinçli kararlar almasına katkı sağlamayı hedefliyor.