Milli İstihbarat Akademisi tarafından yayımlanan "Modern Savunma İstihbaratı ve Açık Kaynaklı İstihbarat (OSINT) Yaklaşımı" başlıklı analizde, 21. yüzyılın askeri konjonktürü, savunma tehditleri ve teknolojik istihbarat yöntemlerinin dönüşümü ele alındı.
Analize göre, uzun süre düşük riskli kabul edilen devletler arası savaş ihtimali, son dönemlerde Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail-İran gerilimi ve Hindistan-Pakistan gibi çatışma senaryolarıyla yeniden gündeme geldi. 2023 itibarıyla dünya genelindeki savunma harcamalarının 2,7 trilyon doları aşması, küresel çapta çatışma riskinin ciddi oranda arttığını gösteriyor.
Yapay Zekâ Destekli Yeni İstihbarat Çağı
Raporda, özellikle savunma istihbaratında yüksek hacimli verilerin işlenmesi, risk modellemesi ve tehdit analizi gibi konularda yapay zekâ uygulamalarının kilit rol oynadığı belirtildi. Yeni dönemde insan ve makinenin birlikte çalıştığı hibrit analiz sistemlerine geçileceği ve açık kaynak verilerden anlamlı, stratejik çıkarımlar elde etmenin daha kolay hale geleceği vurgulandı.
"OSINT 3.0" olarak adlandırılan yeni yaklaşımda, yapay zekâ tabanlı analiz yeteneklerinin merkezde yer alacağı; sadece askeri kurumların değil, düşünce kuruluşları, özel sektör teknoloji girişimleri ve savunma sanayi firmalarının da bu ekosisteme entegre olacağı bildirildi.
Savunma Planlamasında Yeni Dinamikler
Analiz, geleneksel askeri gücün yanında teknolojik altyapı ve entelektüel sermayenin de savunma planlamalarının başarısında belirleyici olacağını ortaya koyuyor. Uydu görüntülerinden savunma sistemlerine kadar birçok bilgi artık açık kaynaklardan edinilebiliyor. Bu durum, istihbarat için maliyetleri düşürürken, güvenlik açısından yeni tehdit alanları da yaratıyor.
OSINT’in düşük maliyetli ve erişilebilir hale gelmesiyle birlikte, kritik askeri bilgilere ulaşım kolaylaşırken, ülkelerin bilgi güvenliği önlemlerini artırma ihtiyacı da büyüyor.
Stratejik Dönüşüm Zorunluluğu
Milli İstihbarat Akademisi’nin değerlendirmesinde, küresel askeri gündemin yeniden şekillendiği bu süreçte, klasik istihbarat yaklaşımlarının yerini çok aktörlü, dijital ve entegre sistemlere bırakacağı vurgulandı. Devletlerin güvenlik politikalarının başarıya ulaşması, yalnızca orduların gücüyle değil, bilgiye dayalı karar alma süreçlerinin etkinliğiyle de doğrudan ilişkili olacak.