İstikamet Rehberimiz: Kur’an-ı Kerim Ve Sünnet-i Seniyye
O’nun muhatabı insandır ve Allah-insan-varlık üçgeni arasındaki ilişkileri konu edinmiştir. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim insanın Rabbi, kendi cinsi ve kâinat ile bağlantısını düzene koyan bir rehberdir.
Hazırlayan: Halil İbrahim İnak İl Vaizi
Kur'an-ı Kerim; Yüce Allah’ın son peygamber Hz. Muhammed'e Arapça olarak yaklaşık 23 senede peyderpey Cebrail aracılığıyla indirdiği, mushaflarda yazılı, Peygamberimiz’den bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş, okunması ile ibadet edilen, insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı ilahi kelamdır. Kur'an ilki “Fatiha”, sonuncusu “Nâs” olan 114 sureden oluşmaktadır.
O’nun muhatabı insandır ve Allah-insan-varlık üçgeni arasındaki ilişkileri konu edinmiştir. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim insanın Rabbi, kendi cinsi ve kâinat ile bağlantısını düzene koyan bir rehberdir.
Kur’an’ın hedefi insanın dünya ve ahirette mutluluğunu sağlamaktır. İtikadî, ahlâkî, amelî, toplumsal her bakımdan insanların ihtiyaç duyduğu ilkeleri ihtiva eder.
İslâmiyetin ana kitabıdır. Dinî hükümlerin dayanağı olan delillerin birincisidir. Bütün dinî esasları ihtiva ettiği gibi semavî kitapların da özetidir. Vahyolunduğu günden beri hiçbir değişikliğe uğramadan bize kadar gelmiştir.
O, her türlü değişikliğe ve bozulmaya karşı korunmuştur. Kur’an, Allah tarafından vahyedildiğinde şüphesi olanları, kendine benzer bir eser meydana getirmeye çağırmıştır.
İlk inen âyeti "Oku" diye başlayan Kur'an, insanları daima ilme teşvik eder. Akla ve düşünceye büyük önem verir. Kâinat ve ondaki yaratılış inceliklerini düşünmeye davet eder.
Daima ilmin üstünlüğünü vurgular. Kur’an, yeryüzünde en çok okunan, ezberlenen, baskısı ve tercümeleri yapılan son ilahi mesajdır.
İslam dininin temel kaynağı olan Kur’an-ı Kerim; Hz. Muhammed’e her şeyi açıklamak üzere indirilen (Nahl:16/89), en ilkel insandan en yüksek ilim ve fikir insanına, en fakirinden en zenginine, amirinden memuruna, işçisinden patronuna kadar herkesi ilgilendiren ilkeleri ve kuralları kapsayan bir kitaptır.
Kur’an-ı Kerim; her şeyden önce Allah’ın varlığını, birliğini, sıfatlarını, yüceliğini, rahmet ve mağfiretinin genişliğini, yaratıklarına olan sevgisini; Allah’a kulluğun, güven ve itimadın; Allah’ın nimetlerine karşı şükrün gerekliliğini bildiren, namaz, oruç, zekat, hac gibi ibadetlerden, din ve dinle ilgili işlerden söz eden, Allah’a iman ve ibadet ilkelerini belirleyen ve öğreten ilahi bir hidayet kaynağıdır.
Sünnetin sözlük anlamı yol, başlangıç, âdet ve uygulamadır. Terim anlamı ise Rasûlullah’ın bütün söz, fiil, takrir ve halkî-hulkî sıfatları, Kur’an dışında Hz. Peygamber’in şer’î bir hüküm teşkil eden söz, davranış ve onayları, farz ve vacipler dışında Hz. Peygamber’den gelen hükümler ve bid’at kavramının karşıtıdır.
Bu tanımlar çerçevesinde sünnet denilince İslam'ın Kur'an'dan sonraki ikinci kaynağı anlaşılır. Çünkü sünnetin sahibi olan Hz. Peygamber Kur'an'ı en iyi okuyan, en iyi anlayan, en iyi yorumlayan ve en iyi uygulayan müstesna şahsiyettir. Dolayısıyla Hz. Peygamber'i dini anlamada devre dışı bırakmak çok büyük sıkıntılara yol açar.
Kur'an ve sünnetin beraberce kaynak alınmasına dair bazı ayet ve hadisler şöyledir:
“Peygamber size ne vermişse onu alın ve size neyi yasaklamışsa ondan kaçının.” (Haşr 7)
“Resûl’e itaat eden Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisa 80)
“De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.” (Al-i İmran 31)
“Şüphe yok ki, içinizden Allah’ın lütfuna ve âhiret gününe umut bağlayanlar için onlarda güzel bir örneklik vardır.” (Mümtehine 6)
“İçinizden Allah’ın lütfuna ve âhiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki Resûlullah’ta güzel bir örneklik vardır.” (Ahzab 21)
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin, sizden olan ülü’l-emre de. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve âhirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah’a ve peygambere götürün. Bu, elde edilecek sonuç bakımından hem hayırlıdır hem de en güzelidir.” (Nisa 59)
“Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın onu kabullenmedikçe ve boyun eğip teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisa 65)
“Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız: Allah’ın Kitâb’ı ve Rasûl’ünün sünneti.” Muvatta, Kader, 1
“Hz. Peygamber Muaz b. Cebel'i Yemen'e gönderirken ona ‘Sana bir dava getirildiğinde ne ile hükmedeceksin ya Muaz?’ diye sordu.
Muaz b. Cebel ‘Allah’ın kitabında bulduğum ile hükmedeceğim’ diye cevap verdi. Hz. Peygamber ‘Onda bulamazsan ne ile hükmedeceksin’ diye sordu. Muaz ‘Peygamberin sünneti ile hükmedeceğim’ cevabını verdi.
Hz. Peygamber ‘Allah Rasûl’ünün sünnetinde de bulamazsan’ diye sorunca Muaz ‘İctihad ederim’ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ‘Hamd, Allah Rasûl’ünün elçisini muvaffak eden Allah'a mahsustur’ dedi.” Tirmizi, Ahkam, 3
Bunlar da ilginizi çekebilir