Kütahyalı Betül Erpolat, Türk toplumlarında Selçuklular döneminden sonra kesintiye uğrayan ve “iğneyle kuyu kazmak” olarak nitelendirilen Sgrafitto tekniği ile yaptığı tablolarla bu geleneksel el sanatını yaşatmaya çalışıyor. İğneyle seramik, karo, fayans ya da granit üzerine sır üstü seramik boyası uygulandıktan sonra kazımalarla resim ve şekiller yapma sanatı olarak bilinen Sgrafitto ile öğrenim gördüğü Dumlupınar Üniversitesi Seramik Bölümünde tanışan sanatçı Betül Erpolat, 27 yıldır bu teknikle tablolar yapıyor.
“SANAT ÖĞRENİLEBİLİR BİR ŞEY”
Betül Erpolat, 1992 yılında başladığı seramik bölümünde Sgrafitto eğitimi alan ilk öğrencilerden olduğunu söyledi. Zamanla bu sanatta çalışmalarını yoğunlaştırdığını ve kendisini geliştirerek farklı teknikleri uygulamaya başladığını belirten Erpolat: “Sgrafitto çok bilinmiyor. Bu sanatı yapanların çoğu da benim yetiştirdiğim öğrenciler. Çok uzun zamandır öğrenci yetiştiriyorum ve Kütahya’da benim dışımda bu alanda öğrenci yetiştiren kimse yok. Ne kadar uğraşsak da çok bilinen bir sanat olmadığı için biraz zorlanıyoruz. İstanbul, Ankara, Bursa, Balıkesir, Gaziantep gibi pek çok sergi açtık. Yetenek doğuştandır evet ama sanat da öğrenilebilir bir şeydir. Biraz sabırlı olunması gerekiyor” ifadelerini kullanıyor.
“KÜTAHYA’MIZIN BİR DEĞERİ”
Sanatına hobi olarak başladığını belirten Betül Erpolat, geliştirdikçe kendisi için ekmek kapısı olduğunu dile getirdi. Açtığı sergilerde satışlarını gerçekleştirdiğini aktaran Erpolat, bu konuda destekleri için KÜSAD’a teşekkür etti. Sgrafitto sanatını yapanların olduğunu ancak devam ettiren çok az insanın olduğunu söyleyen Erpolat açıklamasını tarihçesine ilişkin bilgiler verdi: “10 ve 11. yüzyıllarda Bizans ve Suriye’de çok rağbet görmüş. 16. yüzyılda Avrupa’ya yayılmış. Selçuklu döneminde bize gelmiş. Selçuklu’daki ismi Kaşi Tıraş. Bu sanat Kütahya’mızın bir değeridir ve bunu tanıtmamız lazım. Sgrafitto Kütahya’da 1992 yılında Öğretim Görevlisi Leyla Kut tarafından keşfediliyor ve ben de onun ilk öğrencilerindenim. Onun sayesinde Kütahya bir değer kazanmıştır ve biz de Selçuklu’dan gelen bu sanatı devam ettirmeye çalışıyoruz.” CANSU AYDEMİR