İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile Moğolistan Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü iş birliğinde, Tuul Vadisi'nde yürütülen arkeolojik kazılar, Orta Asya Türk tarihine yönelik önemli bilgiler sunmaya devam ediyor. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının (TİKA) desteğiyle sürdürülen çalışmalarda, Göktürk dönemine ait kayıp şehir Togu Balık’ın kalıntıları üzerinde yoğunlaşılıyor.
Kazı alanında, İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan’ın koordinasyonunda, Prof. Dr. Anıl Yılmaz ve Doç. Dr. Enkhtur Altangerel’in başkanlık ettiği 40 kişilik bilim ekibi görev alıyor. Ekipte arkeologların yanı sıra sanat tarihçileri, paleograflar ve botanik uzmanları da yer alıyor.
Bilge Kağan ve Kül Tigin yazıtlarında adı geçen ve Dokuz Oğuzlar tarafından kurulduğu düşünülen Togu Balık kentinde, 100 kilometrekarelik alanda yapılan kazılar Tuul Nehri’nin iki yakasındaki şehir kalıntılarıyla çevredeki Mayhan, Tömst ve Agit dağlarını kapsıyor. Bu kapsamda vadide geçici bir laboratuvar kurularak bulunan eserlerin ilk incelemeleri sahada yapılabiliyor.
Ekonomi madenciliğe dayanıyordu
Kazılarda bu yıl ulaşılan en dikkat çekici bulgular arasında şehrin ekonomik yapısına dair veriler yer alıyor. Konuya ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Şaban Doğan, "Geçen yıl keşfettiğimiz şehir kenarındaki alan ve atölyelerde altın ile bakır işçiliği yapıldığı belirlendi. Yüzey araştırmalarımızda antik döneme ait maden çukurları da tespit ettik. Bu bulgular, Togu Balık’ın ekonomisinin madenciliğe dayandığını güçlü şekilde ortaya koyuyor" ifadelerini kullandı.
Doğan, ayrıca şehir mimarisine yönelik çalışmalarda bir saray yapısına ait kalıntılar üzerinde sona yaklaştıklarını belirtti. Mimari detayların incelenmesinin, Türklerin şehir planlaması ve devlet organizasyonu hakkında daha fazla veri sunacağı öngörülüyor.
Türk tarihine katkı sunacak
Geçtiğimiz yıl yapılan ilk çalışmalar, Tuul Vadisi'nde yer alan yerleşim alanının Göktürklerle savaşmış olan Dokuz Oğuzlar'a ait Togu Balık şehri olduğunu ortaya koymuştu. Kazı çalışmaları bu yönüyle yalnızca arkeolojik açıdan değil, tarihsel belgelerle de örtüşerek Türk tarihine dair önemli bir boşluğu dolduruyor.
Kazılarda görev alan Moğol bilim insanları da elde edilen sonuçların iki ülke arasındaki bilimsel iş birliğini güçlendirdiğini ifade ediyor. İKÇÜ ve Moğolistan Bilimler Akademisi, önümüzdeki yıllarda kazıların kapsamını genişleterek bölgedeki diğer tarihi yapıları da ortaya çıkarmayı hedefliyor.