Fransa’da hükümetin 8 Eylül’de düşmesi ihtimali, yatırımcı güvenini olumsuz etkilerken ülkenin borç sorunu piyasalarda fiyatlanmaya başladı. Uzmanlar, bu durumun özellikle bankacılık hisseleri üzerinde baskı oluşturduğunu belirtiyor. BNP Paribas, Societe Generale ve Credit Agricole gibi önde gelen bankaların hisseleri son bir haftada yaklaşık yüzde 8 değer kaybetti. Bu kayıp, şirketlerin piyasa değerinde toplam 15 milyar avroya denk gelirken, CAC 40 endeksindeki düşüşün beşte birini oluşturuyor.
Fransa’nın kamu maliyesini kontrol altına almakta yaşadığı sıkıntılar, Ukrayna’daki savaş ve gümrük vergileriyle birleşince tahvil piyasaları tarafından cezalandırılıyor. Son 12 ayda Fransız devlet tahvillerinde Almanya’ya karşı risk primi 40 baz puandan 80 baz puanın üzerine çıkarak 2012 yılındaki borç krizinden bu yana en yüksek seviyelere ulaştı.
Borç yükü ve ekonomik büyüme
Fransa’nın toplam kamu borcu 3,2 trilyon avroya ulaşırken, bu rakam Avro Bölgesi’nin toplam borcunun yaklaşık yüzde 20’sini oluşturuyor. Ülkede işsizlik oranı yüzde 7,4 seviyesinde ve ekonomik büyüme 2025’in ikinci çeyreğinde sadece yüzde 0,1 olarak kaydedildi.
Uzmanlar, artan borç yükü ve siyasi belirsizliğin kredi talebini azaltabileceğini ve temerrüt riskini artırabileceğini vurguluyor. Carrefour Üst Yöneticisi Alexandre Bompard da belirsizlik ortamının ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebileceğini belirtti.
Fransa’nın faiz ödemeleri bu yılın ilk yarısında 52 milyar avroya ulaşırken, bu miktar ülkenin eğitim bütçesinin neredeyse yarısına tekabül ediyor. 2026’da ise sadece borç faiz ödemelerinin 120 milyar avroya çıkması öngörülüyor; bu da ülkenin toplam vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 15’ine eşit.
Yatırımcı güveni zayıflıyor
Siyasi istikrarsızlık, yatırımcı güvenini zayıflatıyor. Son iki yılda beş başbakan değişimi yaşanması ve parlamentonun yasama süreçlerindeki aksaklıklar, uzun vadeli belirsizliği artırıyor. Ülkede sağ partiler Brüksel’in kemer sıkma politikalarına karşı çıkarken, bütçe açığı yüzde 5,5 seviyesinde ve Avrupa Birliği kuralları açığın en fazla yüzde 3 olmasını öngörüyor.
Ekonomistler, Fransa’daki bu tabloyu stagflasyon riskiyle birleştirerek uyarıda bulunuyor. Borç ve siyasi belirsizliğin birleşimi, özellikle bankacılık sektörü ve tahvil piyasaları üzerinde derin etkiler yaratıyor.