Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Sigara ve zararlı alışkanlıklar

Hazırlayan: Fatma Zehra Işık

Hazırlayan: Fatma Zehra Işık / İl Vaizi

İslam dininde  “Zarûrât-ı Hamse” şeklinde ifade edilen prensipler çerçevesinde şu beş esas öne çıkmaktadır. Canın, malın, dinin, aklın ve neslin muhafazası emredilmiştir. Bu beş şey insanın en tabiî haklarıdır. Dünya ve âhiret mutluluğu bunlara bağlıdır.

Can emniyeti olmazsa yaşam kalmaz, mal bulunmazsa, insanın geçimi kalmaz, din olmayınca hayatın mânası olmaz, akıl muhafaza edilmezse insanın yaşantısında güzellikler gerçekleşmez ve nesil muhafaza edilmezse, insanlığın devamı sağlanamaz. Demek oluyor ki insanın insan olarak hayat sürmesi, bu beş maksadın gerçekleşmesine bağlıdır.

Zararlı alışkanlıklar noktasında düşündüğümüzde canın ve aklın korunması prensipleri öne çıkmaktadır. Dini hükümler insanın canının muhafazasını emretmiştir. Çünkü İslâm’da insan hayatı kutsal ve dokunulmazdır. Yaşamak bizlere yüklenmiş bir borçtur. Bu sebeple dinimiz insan hayatını her türlü saldırıdan korumuş, insanların canına kıymayı haram kılmış, kan davaları yasak kapsamı altına alınmış, intihar yasaklanmış, hayatı tehlikeye düşüren şeylerde sakınmak ve bulaşıcı hastalıklardan korunmak gerekli kılınmıştır.

İnsanı diğer varlıklardan ayıran temel vasıf akıldır. Dini mükellefiyetlerin ilk şartı akıldır, İslam, akıllı insanlara hitap eder.

Akıl dini anlama ve hususunda kitaplara ve peygamberlere muhtaçtır. Akıl vahiyle beslendiği müddetçe gerçek manada görevini yerine getirmiş olur. Kur’an-ı Kerim’de 70 ten fazla ayette “düşünmez misiniz? akıl etmez misiniz?” gibi sözcüklerin tekrarlanması ile aklın önemine vurgu yapılmaktadır. İslam, aklın muhafazası birtakım hükümleri getirmiştir. Aklı zehirleyen ve izâle eden her şey yasaklanmıştır.

Örneğin; içki ve uyuşturucu maddeleri kullanmak yasaklanmıştır:

 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْأَنْصَابُ وَالْأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

“Ey iman edenler! İçki, kumar, (tapınmaya mahsus) dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır. Onun için bunlardan kaçının ki muradınıza eresiniz.” (Maide/90)

Son derece kıymetli olan aile hayatının baş düşmanı da yine bu zararlı alışkanlıklar­dır. Çünkü aile psikolojik,  sosyolojik, iktisadi, hukuki ve dini temele dayanan bu  müessese güç aldığı birçok farklı sistemler barındırmaktadır. Bu sistemler içerisinde en önemlisi ve en etkin olanlardan birisi insanın fıtri yapısıyla ilgili olan psikolojik temellerdir. İnsanın biyolojik, ruhsal ve toplumsal varlığının şekillendiği yer olan aile, ana, baba ve çocukların karşılıklı ilişki ve etkileşim içerisinde bulundukları bir sistemdir.

Cenab-ı Hak aile­nin muhafazası için kesin ve açık hükümler göndermiş, ailenin tahribinin ana amillerinden olan zina ve iffetli bir kadına iftira edenlerle alakalı Kur’an-ı Ke- rim’de kesin ve net hükümler bildirmiştir. (Îsra, 32; Nur, 4, 23-24. ayetler) Çün­kü aile cemiyetin çekirdeği ve temelidir. Büyüdüklerinde cemiyeti teşkil edecek çocuklar aile ocağında yetişeceklerdir. Aile sağlam temellere dayanırsa, cemiye­ti teşkil edecek fertler de maddî ve manevî olarak kuvvetli, güzel ahlaklı olarak yetişeceklerdir.

Modernleşmenin getirmiş olduğu hız ve haz odaklı değişimler ailede birçok problemi de beraberinde getirmiştir. Aile üyeleri arasındaki sağlıklı ilişkinin giderek azalması veya ortadan kalkması, aileyi ayakta tutan değerlerin kaybolmaya yüz tutması, insanı değerli kılan mahremiyetin çöküşü, bireyciliğin hat safhada olması, ailenin bireyde ve toplumda icra etmesi gereken fonksiyonlarının azalması yahut başka kurumlara geçmesi, ebeveyn rollerinin değişmesi, ailenin üreten değil de tüketen konuma getirilmiş olması günümüz ailesinde yaşanan birtakım sıkıntılı durumlar olarak karşımıza çıkmaktadır.  Ailedeki zararlı alışkanlıklar, çoğu kez bu sorunların tetikleyicisi olabilmektedir.

Sevgili Peygamberimiz

 “İki nimet vardır ki insanların pek çoğu bunların kıymetini bilmeyerek aldanmaktadır: Sağlık ve boş vakit (1)”buyurur .

Hastalanınca ya da meşgaleden bunalınca fark ettiğimiz bu iki nimetin kadrini bilelim. Beden ve ruh sağlığımızın en büyük düşmanı olan sigara, alkol ve uyuşturucu maddelerin her türlüsünden şiddetle sakınalım, sakındıralım. Vaktimizi bir kara delik gibi yutan ve faydalı işlere zaman ayırmamıza engel olarak günlerimizi tüketen internet bağımlılığına karşı uyanık olalım. Allah’ın bize sunduğu teknolojik imkânları akıllı ve bilinçli bir şekilde kullanmayı öğrenelim, öğretelim. İyi alışkanlıkların, erdem ve ahlakın aile içinde kazanıldığını, gençlerimizin ancak bizim ilgi ve desteğimizle bağımlılıktan uzak kalabileceğini unutmayalım.

Çocuklarımızı ve gençlerimizi eğlendirirken zehirleyen, sahte zaferlerle saatlerce meşgul eden sigara, alkol, uyuşturucu, kumar, internet, bilgisayar ve akıllı telefon gibi bağımlılıklara karşı uyanık olmak hepimizin vazifesidir. Cenab-ı Hak, bu konuda kötü bir gidişatın sonuna işaret ederek bizleri şöyle uyarır:

“Sonra bunların ardından namazı kılmayan ve nefsani arzularına uyan bir nesil geldi.  (2)

Unutmayalım ki, evlatlarımız bizim yarınlarımızdır ve neslimiz bize emanettir. Sağlıklı, eğitimli ve şuurlu nesiller için gözümüzün nuru olan evlatlarımızı dinimizle, kültürümüzle, kimliğimizle donatalım ki, her türlü kötülükten kendilerini koruyabilsinler.

(1) (Buhâri, Rikâk,)

(2) (Meryem,19/59)