Ana Manşet

Kütahya’da ortaokul yıllarında başladığı sanatında 45 yılını doldurdu

Kütahya’da ortaokul yıllarında yıllarında başlayan tutkusu 45 yılın sonunda Kültür ve Turizm Bakanlığı Çini Sanatkarı ünvanıyla taçlandı. 

Abone Ol
Kütahya’da ortaokul yıllarında yıllarında başlayan tutkusu 45 yılın sonunda Kültür ve Turizm Bakanlığı Çini Sanatkarı ünvanıyla taçlandı.  Kütahya Kültür ve Sanat Derneği’nde (KÜSAD) çini atölyesinde birbirinden güzel sanat eserlerini üreten Çini Sanatçısı Arif Dönmez, Kültür ve Turizm Bakanlığı Çini Sanatçısı unvanını alırken, UNESCO logo kullanım hakkını da elde etti.  İlkokulda bir öğretmeninin çini eserleri gezisinde ilk kez çiniyle tanıştığını aktaran Dönmez, sanatkarlığa uzanan yolculuğunu Ekspres Haber’e anlattı. 56 yaşındaki Dönmez ortaokulda seçmeli ders olarak çini dersini seçmesiyle yolculuğun başladığını bildiren Dönmez, “Sanatımda yaklaşık kırk beş senem geçti şimdiye kadar. Sanatı hiç bırakmadım. Okuldayken yaz dönemlerinde aldığım ve yaptığım ürünleri satarak devam ettim. Okul bitince bu alanla ilgili özel bir firmada çalışmaya başladım. Askerlik sebebiyle ayrıldım ve dönüşte kendi ticari hayatımı oluşturdum. Daha sonra kamuda işbaşı yaptım. Emekli olunca da bu sanata gönülden sarıldık bu sefer. Sanatımı hiç bırakmadım. O sebeple 45 sene diyorum. Hiçbir zaman için zincir kopmadı yani. Unutamadığım ürünler çok tabii. Ben hiçbir zaman için sanatı terk etmedim. O da bana küsmedi. Sanat küser. Ben bu sanatı küstürmedim. Bu sanat sayesinde de iyi bir yerlere geldiğime inanıyorum.” dedi.  

“BENİ MAVİ BEYAZ OLARAK BİLİRLERDİ”

“Genelde ticari olarak bu sanatı yaparken adım yoktu aynı baba nakkaş gibi adım mavi beyazcıydı.” diyen Dönmez, daha sonra Kültür Bakanlığı'nın açtığı Kültür Bakanlığı Sanatkarlık Unvanı için müracaat ettiğini kaydetti.  Müracaatının onaylanmasının ardından UNESCO logo kullanım hakkını da aldığını belirten Dönmez, şöyle devam etti: “Böylece Allah'a şükür bulunduğumuz kültür sanat akademisinde bu sanatı severek yapmaya devam ediyorum. Topraktan geldik ya beden olarak söylüyorum. Biz yine toprakla aşina olduk. Toprakla yaşadık. Bu toprak tabii bizim varoluşumuzla alakalı. Yani çini için söylüyorum. Bu toprak bambaşka bir şey. Gövdesi ayrı yüzü ayrı. Böyle söylersem daha değerli olur.”

“EN GÜZEL ESERLERİ NAKKAŞ BABA İLE TANIDIK”

Yüzlerce eser ortaya koyduğunu ifade eden Dönmez, “Şu anki atölyem gibi beş altı oda yapıp satış yapmışımdır yani. Dünya için hiç umurumuzda değildi. Her eserin başlı başına dediğiniz gibi kendisince çok çok güzel. Ama beni bu sanatta gerçekten hayran bırakan eserler var. 16. yüzyılda yaşayıp önümüze kadar her sanatkarın, her bu sanatla uğraşanın bildiği nakkaşların babası namıyla ünlü Baba Nakkaş. Onun eserleri hep beni cezbetti. Yaptığı küçücük kandilden tutun da en büyük eserine kadar en ince ayrıntısında işçilikler hani şiir okuyan en güzel sözü, en güzel sesi tanır ya biz de en güzel deseni Baba Nakkaş sayesinde tanıdık.” diye konuştu.

Diğer fotoğraflar için tıklayınız...