Keklik

Abone Ol

CAVİT KOCAÇAY

KEKLİK

Kırk yıldır yemekli börekli süslü toplantılar düzenlenir bu şehirde.

Kadınlara ayrı erkeklere ayrı gezek günlerimiz vardır.

Şehzade sancağıyız diye övünür,

Kendimize gelince,

Afyon, Eskişehir,

Eski kazamız Uşak bizi geçti diye dövünürüz…

Çocuklarımıza düzenlediğimiz sünnet yataklarının şatafatı hiçbir vilayette yoktur.

Gezek günü hazırlıkları bir hafta önceden başlar.

Gezekte haşhaşlı gözleme, tosunum, sıkıcık, dolmalar, börekler çörekler yenilir.

Dümbelek çalınır…

Yemeyi içmeyi edebi bilmeyen damatlar için “Hiç Cuma debleği çalmamış” denilir.

Müjdeli haberleri kendimiz yazar, kendimiz okur,

Kendimiz çalar kendimiz oynarız.

Dünya yanmış bize ne,  biz saçımızı tararız…

Kendi kendimize söyleniriz.

Kıbleyi kaybetmeyi sevmeyiz.

Bizi çantada keklik görenler hiç yanılmazlar.

Gelene ağam, gidene paşam…

Davacının aptalı mübaşire dert anlatır.

Biz,

Ülkenin en saçma şehir içi trafiğine sahip düzensizlikleri,

Yap-boz tahtasına dönen kavşak çalışmalarını,

Bakımsızlıktan kuruyan çiçekleri konuşmaz,

Konuşamaz, yazamaz,

Görev ve yetkisi bulunmayan eşimize dostumuza anlatır rahatlarız…

Taş kafanın kahveden başka kahvede oturmayız.

Derdimiz sorunumuz Eskişehir şosesinden öte gitmemiştir.

Söyleniriz de söyleniriz.

Şenay’ın şarkısıdır “Al kardeşim ye, iç, gül, oyna”

Bugün bulduğumuzu bugün yiyip içer,

Güler oynarız.

Çömdüm de çömdüm yar…

   *      *     *

Eskiden ota çöpe haşhaşa kota konulmadığından,

Ahir zamanda haşhaşı çok yediğimizden kafamız gavurluğa bir türlü çalışmaz.

Delimiz de velimizde boldur…

Evliya Çelebi Seyahatname’ sinde Kütahya’dan bahsederken ”Kütahya’nın havası ve suyu güzeldir, fincanı çeşitli maşrapa ve testileri, çanak ve tabakları hiçbir yerde yoktur. Şehrin içinde binden fazla kayalardan akan buz gibi suları vardır. Mahbup ve mahbubesi, alim ve fadılları çoktur.” Der…

Mahbup “en çok sevileniz” dir.

Bizi çok severler…

Sevdikleri için başka memlekette etkin yetkin görev alınca,

Kabuklarını beğenmezler,

Doğduğu büyüdüğü şehri unuturlar…

Meşhur Kütahya türküsüdür,

“A İstanbul sen bir han mısın
Varan yiğitleri yudan sen misin
Gelinleri yarsız goyan  sen misin
Gidip de gelmeyen  yari ben neyleyim
Vakitsiz açılan gülü ben neyleyim.”

Ankara İstanbul İzmir Çorum fark etmez.

Giden bu şehri unutur bir dahi uğramaz…

Biz,

Alim’iz.

Fadıl; Üstün, erdemli, cömertiz.

Çantada kekliğiz…

Kimileri para pul için,

Gündüz sureti Haktan görünür,

Akşam Saki sofralarında boy gösterip ihale kovalar.

Kimileri,

Döneme göre bıyık bırakıp,

İzzet-i ikbal için şekilden şekle girer,

Utanmadan, kızarmadan,

Dün ak dediklerine bugün top diyebilirler…

Aynı gün,

“Ölü evinin yasçısı,

Düğün evinin tefçisi” olabilirler…

Hiç şaşırmadık.

Alıştık artık.

Yetiştirme merkeziyiz biz.

Sürekli göç veririz…

Bu şehre sürekli müjdeler verilir.

Alışveriş merkezindeki hırslı trenimiz akü ile çalışmaktadır…

Torunlarımızın yanına ücretsiz biner,

Çok mutlu oluruz…

Şehri ters götürür, biz yemekli toplantılar düzenler, dümbelek çalarız.

Bu şehre bahar gelir,

Başka şehirlerde menekşeler laleler açar,

Biz mevcut gülleri kepçe ile söker atarız.

Şehri griye,

Apartmanlarımızı Mavi lacivertten siyaha çeviririz…

Aklı evvel yöneticilerimiz,

Şehrin caddelerinden istediğini kazar,

Öteki, istediği hattı istediği yere döşer.

Birisi yama asfalt atar, öteki iki gün sonra aynı yeri tekrar kazar.

Herkes birbirinden habersizdir…

Kimi kazar, kimi gözüyle köy devirir,

Yaparken yıkar.

Hesap uzmanlarımız oturur bakar…

Trafiğimiz İstanbul trafiğinden berbattır.

Okullar açılır kitleniriz,

Yaz gelir kitleniriz,

Kış gelir kitleniriz.

Maç olur kitleriniz.

Bir şehrin trafiğini arap saçına çevirmek sanattır.

İyi beceririz…

Heyetler komisyonlar meclis toplanır çözemeyiz...

Kütahya şehir içi “ trafik sorunu programa alınmıştır.”

Çok yakında şehir içi trafik sorunu çözülecektir.  

Müjde Kütahya.

Alt komisyon üst komisyona havale edilmiştir.

Trafik bilirkişilerinden icazet alınacaktır.

Hele uzmanlarımız gelsinler yesinler içsinler şehri gezsinler, onlardan görüş alalım,

Bir noktaya geleceğiz inşallah…

   *      *      *

Seksenli yıllarda Ekspres Gazetesinin kadrosunda iken gazetemiz imtiyaz sahibi Basın Şeref kartı sahibi rahmetli Nuri Sarıışık ağabeyimiz,

Şehrin sorunlarını yazdığı makalesini bitirip bize kurşun dizgiye verince,

Japon İbrahim abiye, Gazi abiye, Ahmet Ustaya, Koca Halil İbrahim Ustaya, bendenize, emektarlara çay söyler,

 “ Kütahya bir noktaya gelecek.” Derdi…

Aradan kırk beş yıl geçti.

Bir noktaya gelemedik…

“Bir noktaya ne zaman geleceğiz”

Bende merak ediyorum…

  *      *      *

Bu gün,

Matbuat alemindeki fedakar cefakar genç arkadaşlarımı kutluyorum.

Sürekli “Müjde Kütahya” manşetlerini atmaktan bıkıp yorulmadılar.

Sağ olunuz, var olunuz…

Tüm sorunlarımız yakında çözülecek.

Bir noktaya geleceğiz…

Bekliyoruz…

Heyet halinde hep birlikte,

Aşk ile bir dahi söyleyelim.

“Müjde Kütahya…”

İnşallah…