HERŞEY SORULARLA BAŞLAR

Albert Einstein’ın asistanı öğrencilere yapacakları bir sınav öncesi Einstein’a yaklaşıp ellerinde sadece geçen yılın soruları olduğunu, yeni soru hazırlamadıklarını ve ne yapacaklarını sorar. Einstein‘ın cevabı manidardır:

-Endişelenme, sorular aynı ama cevaplar çoktan değişti.

Cevaplar her daim değişmekte ve nihayetinde cevaplar değil sorular deşer beynimizin kıvrımlarını. Bereketin sebebidir sorular. Uzmanlar bugün tıpta doğru kabul edilen birçok bilginin bir süre sonra doğru olmayacağını belirtirler.

Yanlış bir sorunun doğru bir cevabı olmaz.

Bu yazıda sadece sorulardan oluşsun isterseniz. Doğru sorular soralım aynı Sokrates gibi. Sokrates’i Sokrates yapan Atina sokaklarında insanların karşısına bilgece cevaplar vermesi değil doğru sorular sormasıydı. Doğru sorularla yanılgıları ortaya çıkarır ve derin düşüncelerin ortaya çıkmasını sağlardı. Hiç geometri bilgisi olmayan bir köleye doğru sorular sorarak geometri sorusunu çözdürten de Sokrates’tir.

Soru kişiyi huzursuz etse de ve cevabı veren için bir zihinsel emek gerektirse de ilerlemenin vazgeçilmez şartıdır.

Başlayalım o zaman:

-İnsanlığın en büyük sorunu nedir?

Türkiye’nin en büyük sorunu nedir?

-Öleceğini bilen tek canlı olan insan neden hiç ölmeyecekmiş gibi davranır?

-Akıllı ve yetenekli olduğu iddia edilen insan neden her şeyi mahveder?

-Anladığınız kadarıyla Kuran’ın buyruklarını birkaç cümle ile ifade etmeniz istense cevabınız ne olur?

-Dünyanın yaşanılası bir yer olması için nasıl bir keşfe ihtiyaç vardır?

-Yapay zekâdan beklentiniz nedir? Fayda görür müyüz?

-Modern dünya için ortak bir emir kitabı yazmaya başlasak ilk emir ne olurdu?

-Ölüm cezası caydırıcı mıdır? İdam cezası olan devletlerde suç oranları düşer mi?

-Kimi insanlar neden ırkçı olurlar?

Kim bilir nice sorular vardır zihninizde. Yeni konuşmaya başlamış çocuk misali sorularınızı çevrenize sormayı hiç düşündünüz mü?

Ya da neden sormuyorsunuz?

Sorsanız ne kaybedersiniz?