Bugün dünya nüfusu sekiz milyara yaklaşmış, Müslüman nüfus ise iki milyarı aşmıştır. Buna rağmen İslam coğrafyasının büyük bölümü maddi ve manevi açıdan sıkıntı içindedir. Savaşlar, yoksulluk, cehalet ve bölünmüşlük Müslüman toplumların en önemli sorunları arasındadır.
Osmanlı şairi Ziya Paşa, bu gerilemeyi şu mısralarla dile getirmiştir:
“Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşaneler gördüm
Dolaştım mülk-i İslam’ı bütün viraneler gördüm.”
Oysa Allah, Âl-i İmrân Suresi 139. ayette Müslümanlara şu hitabı yapar:
“Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.”
Peki, Müslümanlar neden zayıf düştü? Bunun iki önemli sebebi vardır:
Ayrılık ve parçalanma:
Hz. Peygamber bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:
“Diğer milletler, tıpkı sofraya yemek için üşüşen insanlar gibi sizin üzerinize üşüşecekler.”
Sahabiler şaşırarak sordular: “Ya Rasûlallah, o gün sayımız az mı olacak?”
Efendimiz: “Hayır, bilakis o gün sayınız çok olacak. Fakat siz akıntıya kapılmış çer-çöp gibi olacaksınız...”
Sebep sorulunca şöyle açıkladı:
“Dünya sevgisi ve ölümü sevmemek.”
Çalışmayı ihmal etmek:
Necm Suresi 39. ayette şöyle buyrulur:
“İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder.”
Bugün Müslümanların yeniden ayağa kalkması, hem inançta hem çalışmada kararlı olmalarına bağlıdır.
Birlik ve Kardeşlik: Müslümanların Yeniden Güçlenmesinin Yolu
Haklı olmak yetmez, güçlü olmak gerekir. Müslümanlar güçlü olmanın şartlarını daima hatırlamalıdır:
1. Birlik Olmak ve Ayrılığı Bırakmak
Bir milletin kalıcı başarısı, ortak inanç ve hedeflerde birleşmesinden geçer. İnananlar kardeştir. Dinimiz, aramızdaki bağları kuvvetlendiren pek çok ayet ve hadis bildirmiştir:
Âl-i İmrân Suresi 103. ayet:
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin...”
Nisâ Suresi 128. ayet:
“Uzlaşmak daha hayırlıdır.”
Hucurât Suresi 10. ayet:
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin.”
Hz. Peygamber’in şu hadisleri birlik ruhunu özetler:
“Size cemaati tavsiye ederim. Ayrılıktan sakının... Kim cennetin ortasını isterse cemaatten ayrılmasın.”
“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tahkir etmez.”
“Birbirini sevmede mü’minler bir beden gibidir.”
Birlik ve beraberlik, Allah’ın emrettiği bir sorumluluktur. Hiçbir mezhep, meşrep veya grup farklılığı Müslümanları birbirinden uzaklaştırmamalıdır.
2. Çalışmak ve Üretmek
Bir millet ancak çalışarak yükselir. Bilim, kültür, tarım, sanayi, teknoloji gibi alanlarda gelişmek Müslümanların asli vazifesidir. Necm Suresi 39. ayet bu gerçeği apaçık bildirir:
“İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder.”
Aynı şekilde Hz. Peygamber de boş oturmayı kınamış, çalışmayı teşvik etmiştir. Müslüman, hem inancını hem emeğini ortaya koyarak topluma katkıda bulunur.
Toplumu Birleştiren Ortak Değerler
Bir milletin ayakta kalması ve ilerlemesi, şu ortak unsurları güçlü şekilde sahiplenmesine bağlıdır:
Din birliği: İslam inancı mü’minleri kardeş ilan etmiştir.
Dil birliği: Ortak dil kültür köprüsüdür.
Tarih birliği: Ortak hafıza milleti bir arada tutar.
Vatan birliği: Medine Sözleşmesi Hz. Peygamber’in vatan kavramına verdiği önemi gösterir.
Devlet birliği: Adaletli bir yönetim, düzenin teminatıdır.
Bayrak ve marş birliği: Ortak semboller dayanışmayı güçlendirir.
Mehmet Akif Ersoy’un şu dizeleri, milli beraberliği özetler:
“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez.
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”
Birlikte Güçlü, Ayrı Düşünce Zayıf
Müslümanların yeniden güçlü ve onurlu bir toplum olmalarının yolu, ayrılıkları bırakıp el birliğiyle çalışmaktan geçer.
Bugün hepimize düşen görev, Allah’ın emirlerine uyarak; kardeşliği, dayanışmayı ve emeği öncelemektir. Barış içinde, ortak hedeflerde birleşen bir ümmet olursak, İslam dünyasının saygınlığı ve gücü yeniden yükselecektir.