Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

NASİP

Eskidendi.

Çok eskiden.

Sokakta kimse at hırsızı gibi gezmez,

Hiç kimse yerlere tükürmezdi.

Kapı önüyle birlikte tüm sokak temizlenirdi.

Beyoğlu gibiydi Cumhuriyet Caddesi.

Esnaf tertemiz,  dükkanlar ameliyathane sterilliğinde.

Beyaz önlüklü berber usturayla tıraş ederdi.

Ekmekler bozulmamış,

Süte su katılmamıştı.

Her ekmeği çıkaran fırın belli,

Ekmeğin altı etiketliydi.

Cilalı imaj devrinde değildi kimse.

Herkesin kalıbı da, yüreği de temizdi.

Sinekkaydıydı tıraşlar.

Sineğin insan suratından nasıl kaydığını merak eden masum çocuklardık.

Meraklı, gözlemleyen, araştıran, karıştıran,

Başında kavak yelleri esen,

Beyin hücrelerini zorlayan çocuklar…

Para ile algı yönetimi yapılmıyor,

Twitter,  Ingstagram  Facebok tek merkezden yönetilmiyor,

Filmlerle, sosyal medyayla zihin kodlaması yapılmıyordu.

Beynini kiraya vermezdi hiç kimse…

Merak ettiklerimizi yazılı belgelerden,

Üçüncü sınıf hamur kağıt kokan kütüphanelerden,

Mutlaka “delil ve belgeye dayanan” yazılı evraklardan,

Devrin son baskı yapan ansiklopedilerden öğreniyorduk.

“ Sinekkaydı” tıraşını merak eden mahalleden üç arkadaşımla

Araştırmacı gazeteciliğe meraklıydık.

On iki ciltlik ilk Türk Ansiklopedisi Meydan Larousseyi açtık inceledik.

Sinekkaydı ile ilgili hiçbir ibareye rastlayamadık…

Dönemin resimli bilgi ansiklopedilerini karıştırdık.

Kütüphanelerini gezdik.

Sinek nerde, nasıl kayar bir türlü bulamadık.

Yüzlerce sineğin ismi, cismi, resmi vardı.

Sinekkaydı yoktu.

Bir hafta herkese sorduk.

Büyüklerimizden,“ İşiniz yok herhalde. Tıraş işte. Lüzumsuz bilgilerle kafanızı doldurmayın ”  deyu deyu azar işittik.

Yetmişli yılların sonunda, tüm evlatlarını  anaç tavuk gibi  terörden korumayı iş edinen annem çok kızdı.

“ Fazla okuyup anarşist mi olceniz len.  Sinek kaydıymış, büyüyünce görürsünüz nasıl kaydığını, tövbe tövbe. Gidin saçlarınızı kestirin” deyip gönderdi bizi berbere.

Arkamızdan terlik her zaman atılmazdı.

Anne terliği özel günlerde atılırdı.

Berberde, büyüklere sinekkaydı tıraş,

Çocuklara bıçakları  kör makine.

Üç numara tıraş.

Büyüklere sinekkaydı,

Bize üç  numara tıraş.

“Adaletin bu mu dünya”

Şarkıydı zaten.

Yasaklı Selda’nın yasaklı şarkısı…

*     *     *

Yıllar geçti,

Biz büyüdük, kirlendi dünya.

Düğüne gittik zurna beğenmedik.

Hamama gittik kurna beğenmedik.

Yazdık, çizdik.

Döndük dolaştık geldik.

Küçük şehrin kendini büyük gören insanları aynıydı.

Köy aynı köydü.

*     *     *.

Bizim nesil,

Köydeki kendi ineğinin sütünü içemedi.

İlkokulda dağıtılan Amerikan sütü ile büyüdü.

“Zeytinyağlı yiyemem” türküleriyle yürüdü.

Seçim şarkılarıyla büyüdü.

En az,

On ekonomik kriz,

Verem, tifo, kızamık, korona hastalıkları,

İhtilal,

Muhtıra,

Kalkışma günlerini yaşadı.

 

*     *     * .

Öküz altında buzağı aramayın…

Her şey olacağına varır.

Bizim nesil, kışı geçirir, ayazı unutmaz.

Gözünüzde büyütmeyin sayılı günleri.

Fazla anlam yüklemeyin hayata.

Bu günlerde geçer.

Hayat hesapla değil,

Nasiple yaşanır…

 

CAVİT KOCAÇAY

 

[email protected]

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER