Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ORMANLAR PİKNİK ALANLARI DEĞİLDİR VE OLMAMALIDIR

Gelin hep beraber şu konuya bir açıklık getirelim; Ormanlar piknik alanları olmalı mıdır? Yoksa herkesin canı istediği zaman içine girip, ateş yaktığı, et ürünleri pişirdiği, gelişi güzel orasına burasına yemek artıkları dökülen, poşetler atılan, yine orasına burasına abdest yapılan, işenen, her türlü ağacının dallarına salıncaklar kurulan mahaller mi olmalıdır? Bana göre ise, ormanlar kesinlikle “Dingo’nun Ahırı” değildir. Ama maalesef insanlar, özellikle Türkiye’de ormanlık alanları piknik alanları olarak görmüşlerdir. Ormanları sahipsiz sanmışlardır. Yasak olduğu halde ormanların yaşam kaynağı olan çam kozalaklarını çuvallara doldurup kışlık yakacak olarak evlerine taşımışlardır. Yılbaşı gelmeden ormanlardan kestikleri nadide çam fidanlarını “Noel Baba”nın yanında renk renk lambalarla aydınlatmışlardır. Soba tutuşturmak için düşünmeden canım çam ağaçlarından çıkardıkları çıraları hem kendileri için kullanmışlar, hem de satmışlardır. Birçok kişi de güzelim orman ürünleri nadide ağaçları kesmiş, inşaatlarda kullanmıştır.

Şimdi birçok yerel gazetede, ulusal basında manşetler görüyorum: “Ormanlara girişler yasaklandı” yazıyor. Bu belirli bir süre ormanlara girilemeyeceğini ifade ediyor. Ben de ormanların bakir kalmasından yanayım. Ormanlara değil girmek, yanından geçmek bile yasaklanmalıdır. Ormanlar börtü böceğiyle, yaban hayatıyla baş başa bırakılmalıdır. Ormanların en büyük düşmanı insanlardır. Öyleyse insanın ormanlara girip çıkmalarına izin verilmemelidir. İnsanlar artık piknik yapmak istediklerinde ormanı düşünmemelidir.

Kütahya, orman açısından % 56’lık bir varlığa sahip. Bu Tavşanlı’da, Domaniç’te % 63-65lik bir orana çıkmaktadır. Kütahya’da Kamu Ağaçlandırma Kurulu’nun başkanı Sayın Validir. Sayın Vali bir başka ifadeyle Orman Yangınlarıyla Mücadele Komisyonunun da başkanıdır. Kütahya il genelinde 31 Ekim 2022 tarihine kadar ormanlara giriş ve çıkışlar yasaklanmış. Çok da iyi olmuş. Biz millet olarak sefayı severiz. Hele hele özellikle pazar günleri kendimizi sokağa atarız. Evlere sığmayız. Aklımıza ilk olarak ormanlar gelir. Buz gibi suların aktığı bir orman çeşmesinin yanında piknik yapmak herkesin hayalidir. Keşke orman alanlarında yüzlerce tabela olsa, üzerinde de: “Bulduğun gibi bırak” yazsa da insanımız bir nebze düşünüp, piknik yaptığı alanı ilk geldiği an gibi tertemiz bırakıp gidebilse. Öyle oluyor mu? Rakı, şarap, bira ve başka içki ve meşrubat şişeleri önce bir yere dizilir, bu şişeler silahla vurulur. Birçoğu kırılıp oraya buraya atılır. Bunlar da sıcak günlerde güneş ışığında ısınır ve bir kibrite, çakmağa dönüşür kuru otları tutuşturur, yangınlara neden olur. İnsanımız yaktığı ateşi genelde söndürmez. Öylece bırakır. Yediği kuruyemiş kabuklarını halı misali yemyeşil çimenlerin üzerine atar. Bulaşık tabak ve çanaklarının sularını oraya buraya döker. Aynı insanlar bir hafta sonra bulaşık sularını döktükleri, büyük ve küçük ihtiyaç giderdikleri yerlere tekrar oturur, hatta bir hafta önce kirlettikleri yerlerde namaz bile kılar.

Eskiden ormanlarda askerler olurdu. “Orman askerleri” bir şekilde ormanların polisi, jandarması, bekçisiydi. Orman muhafaza memurları yıllardır ormanlardadır. Ama bir şeyi silahla, sopayla koruma yerine sevgiyle koruma yolunu bulmalıyız. Ağaca saygı ve sevgi beyinlere işlenmelidir. Bu önce ailelerde, sonra eğitim kurumlarında başlar ve devam eder, “Bana öyle bir din bulunuz ki, ibadeti ağaç dikmek olsun” diyen bilge kişiye katılıyorum. “Yaş kesenin başını keserim” diyen bir hükümdar, Fatih Sultan Mehmet Han’ı; “Yarın kıyamet kopacağını bilseniz de elinizdeki fidanı toprakla buluşturun” diyen yüce peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’yı rahmetle anıyorum.

Ormanlar hani küçük çocuklarımızı ikaz ederiz ya, “cızzzzz” deriz ya insanımız tarafından titizlikle korunacak yerler olmalıdır. Havaların beklenmedik şekilde ısınması sayın valiliğimizi harekete geçirmiş. Anız konusunda da büyük hassasiyet gösterilmiş. Ben yıllardır anız konusunda titiz bir insanım. Anız yakmaya, anızların kontrolsüz yok edilmesine karşıyım. Kütahya Ormanları’na girişler de bir sürü izne bağlanmış. Ormancılık ve zirai faaliyetler, merkez av komisyonlarının kararları takip edilecekmiş. İl ve ilçelerde orman müdürlükleri, şeflikleri alarma geçirilmiş. Yani ormanlara giriş ve çıkışlar hem jandarma hem orman birimlerince titizlikle izlenecekmiş. Bunlar istisnalar. Ama şu gerçek göz ardı edilmemelidir; ormanlara şu günlerde girmek kesinlikle yasak. Bu yasak, belirtilen tarihe kadar devam edecek. Ama benim gönlüm, ormanlara kesinlikle her mevsimde giriş ve çıkışın olmamasından yana. Ormanları artık piknik konusunda gündemimizden çıkarma zamanıdır. Sayın valimizin hassasiyetlerine katılıyorum.

Resmi veriler, ülkemizde, milli sınırlarımız içinde 22 milyon 900 bin hektar bir orman varlığımız olduğunu gösteriyor. Nasıl “damlaya damlaya göl olur” deniliyorsa her gün bir şekilde orada burada meydana gelen yangınlarda ormanlarımızın nadide parçalarını yitiriyoruz. Her ne kadar bu kaybedilen alanlar yeniden kazanılsa bile bu zaman alıyor ve eski haline dönmesi yıllar alıyor. Ülkemizde bugün itibariyle yine resmi verilere göre,28 orman bölge müdürlüğü var. İşte bu kadar müdürlük koca bir Türkiye’nin ormanlarıyla ilgileniyor. Yine buna paralel olarak ülkemizde, bu bölge müdürlüklerine bağlı artı-eksi 2140 orman işletme şefliği bulunuyor. Aldığım verilere göre ki bu rakamlar 2020 yılı sonu itibariyledir; 15 bir 334 orman memuru, 5564 orman sözleşmeli memuru, 9 bin 89 sürekli orman işçisi, 8 bin 197 geçici orman işçisi kişi tamamı 38 bin 200’ü buluyor hep ormanlarımızın sorunlarıyla ilgileniyor. Orman Kanunu 1954 yılında çıkarılmıştır. O zamanlar Demokrat Parti İktidardı. O günden bu güne bu kanun 42 defa değiştirilmiştir. Öyle ki bu değişikliklerin 27’si 2003-2012 yılları arasındadır. Yılda 2,1 milyar ton karbondioksiti yok eden ormanlarımız kanımca en çok çok üzerinde titrememiz gereken bir konudur.

Şu gerçek iyi biliniyor; ormanlarımızın % 46,8’ i ihmal,% 9,4’ü kaza % 11’i doğal koşullarda, % 24,7’si bilinmeyen nedenlerle çıkan yangınlarla yara almıştır. İhmal denilince aklımıza insan gelmektedir. Öyleyse önce insanların ormanla ilişkilerini düzenlemek gerekiyor Kütahya Orman Bölge Müdürü Birol Dündar’ın verdiği bilgilere göre; 2022 yılının ilk 6 ayında Kütahya’da 22 orman yangını olmuş. Yangınların tamamına yakını hava olayları sonucu meydana gelmiş. Bu arada 22 dönüm arazide de örtü yangını oluşmuş. Beni en sevindiren husus ise, Kütahya genelinde 957 orman gönüllüsünün olması. Bunların % 90’ı ise orman köylüleri. Her biri araziyi iyi tanıyan insanlar. Yardımları büyük önem taşıyor. Bu arada Kütahya’da 40 Jandarma Komando eri ormanlarda meydana gelebilecek bir yangına karşı özel olarak yetiştirilmiş. Askeri birliklere verilen eğitimler semeresini vermiş. Kütahya’da 20 yılda toplam 996 orman yangını olmuş. Yıllık 50 orman yangını oluyor. Kütahya için en tehlikeli aylar orman yangını açısından Temmuz ve Ağustos aylarıymış.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER