Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İsra ve Miraç

Hazırlayan: Vaiz Fatma AKA

Hazırlayan: Vaiz Fatma AKA

Sözlükte gece yürüyüşü anlamına gelen “İsra”, Hz. Peygamber (S.A.V)’in bir gece Cebrail tarafından Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürülmesi; sözlükte merdiven, yukarı çıkmak ve yükselmek anlamına gelen “Miraç” ise Hz. Peygamber’in Mescid-i Aksa’dan semalara yükselmesi ve Allah’a mülaki olması demektir. İsra ve Miraç olayı Yüce Allah’ın Sevgili Peygamberine bir mükâfatı, büyük bir ihsanı, eşsiz bir armağanı ve ilahî bir mucizedir.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa ( S.A.V ) peygamberlik görevini aldıktan sonra tüm gayreti ile insanlara hak dini , tevhit dinini , İslam ‘ı anlattı.  Putperest olan müşriklerden bir çoğu  dinlerini terk etmedikleri gibi , Peygamberimize  (A.S ) de çeşitli hakaretler ettiler , müslüman olanlara da işkenceler uyguladılar. Mekke ‘ de bu zorlu günler devam ederken O ‘nun ( A.S ) en büyük destekçisi yol arkadaşı Hz. Hatice  annemiz ve amcası Ebu Talib oldu. Bu iki çınar  ard arda bu alemden göç etti ve bu yıla Hüzün Senesi dendi. Onların yokluğunu fırsat bilen müşrikler baskılarını , zulümlerini arttırdılar ve Efendimiz ( A.S ) İslam’ı tebliğ etmek için Mekke dışına çıktı, Taif’e gitti, onları İslam’a davet etti. Taifliler davete icabet etmedikleri gibi Peygamberimizi taşlattılar. Peygamberimizin ayakları kan revan içinde kaldı. Büyük bir üzüntüyle tekrar Mekke ‘ye döndü. Akabinde hicretten bir buçuk yıl önce Recep ayının 27. gecesinde İsra ve Miraç olayı gerçekleşti. Yüce Allah sevgili kulunu teselli etti, üzüntüsünü dindirdi.

İsra mucizesi, İsra suresinin birinci ayetiyle açık seçik bildirilmekte, Miraç olayına ise Necm suresi 10–18. ayette işaret edilmektedir:

“Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) gecenin bir kısmında Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir”. (İsra, 17/1.)
“Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti. Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı. (Ey Müşrikler! Şimdi siz Peygamberin) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz? Andolsun ki, o, Cebrail’i bir başka inişte daha (asli şekliyle) Sidretü’l-Münteha’nın yanında görmüştü. Me’va cenneti de Sidre’nin yanındadır. O zaman Sidre’yi kaplayan kaplamıştı. Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı. Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü.” (Necm, 53/8–10.)

İsra ve Miraç olayının detayı hadislerde geçmektedir. Hadislere göre İsra ve Miraç olayı şöyle gerçekleşmiştir:

Bir gece Hz. Peygamber Kâbe’de Hatim denilen yerde veya amcası Ebu Talib’in kızı Ümmühânî’nin evinde uyku ile uyanıklık arası bir durumda iken Cebrail gelir, göğsünü açar, zemzemle yıkar, göğsünü iman ve hikmetle doldurur ve kapatır. Şah Veliyyullah ed-Dehlevî, bu olayı yani göğüs açma olayını manevî bir operasyon olarak değerlendirir ve: “Peygamberimizin ruhunda meleklik ruhunun üstün gelmesi, tabiat özelliklerinin yok olması, tabiatın, kudsiyet aleminin ilhamlarına tabi olması’” ile yorumlamaktadır.

Bir gün peygamberimize soruldu:
– Ey Allah’ın Resulü, göğüs açılır mı?

Peygamberimiz:
– Evet, açılır; buyurdu.
– Nasıl olur? diye sorduklarında,

Peygamberimiz:
– Bir nurdur ki, Allah onu mü’minin kalbine atar,
0 da onunla ferahlanır, açılır, buyurdu.
– Onun alâmeti nedir? dediler.

Peygamberimiz:
– Aldanma yurdu (dünyadan) uzaklaşmak, ebediyet yurduna (ahirete) yönelmek ve gelmeden önce ölüm için hazırlanmaktır, buyurdu.( İbn Kesîr, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azîm, C. 2., s. 174.)

Peygamberimizin Mi’rac’tan önce göğsünün açılması, o muazzam olaya bir hazırlık, göreceği olaylar karşısında rahat olması ve kendini kaybetmemesi içindir.Sonrasında  Burak adlı bir binite bindirir, Kudüs’teki Beyt-i Makdis’e yani Mescid-i Aksa’ya götürür. Hz. Peygamber burada iki rekât namaz kılar. Cebrail, Hz. Peygamberi “Miraç” (göğe yükselme vasıtası) ile Mescid-i Aksa’dan semalara çıkarır. Birinci semada Âdem, (Âdem’in sağında cennetliklerin ruhları, solunda cehennemliklerin ruhları vardır. Âdem (A.S), sağına bakınca güler, soluna bakınca ağlar.( Müslim, İman, 263.) ikinci semada İsa ve Yahya, üçüncü semada Yusuf, dördüncü semada İdris, beşinci semada Harun ve altıncı semada Hz. Musa ile görüşür ve selamlaşır, peygamberler kendisine hayır dua ederler. Her gün 70 bin meleğin ibadet ettiği Beytü’l-Ma’mur’un bulunduğu 7. semada Hz. İbrahim ile buluşur. Hz. İbrahim kendisini selamlar ve hayır dua eder. Sonra Sidretü’l-Münteha (hudut ağacı) denilen yere ulaşırlar. Burada Hz. Peygambere evrenin sırları, varlığın kaderiyle ilgili hükümlerin tespiti için görevli meleklerin çalışmaları gösterilir. (Müslim, İman, 263.) Cebrail buradan ileri geçemeyeceğini bildirir ve Sidretü’l-Münteha’da kalır. Cebrail, “Bir parmak ucu daha öteye yaklaşmış olsaydım yakılırdım.” demiştir.

Hz. Peygamber tek başına Refref adlı binekle yükselişini sürdürür. Sonunda Yüce Allah’a mülaki olur. (Müslim, İman, 259)Hz. Peygamber,

“Her türlü sözel, bedensel ve mali ibadetler, dualar, güzellikler ve iyilikler Allah’a mahsustur.” diye Allah’a tazim eder. Yüce Allah, “Ey Peygamber! Selam, Allah’ın rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun.” karşılığını verir.Hz. Peygamber, “Selam bizlere ve Allah’ın salih kullarına olsun.” diye mukabele eder.Cebrail ve melekler, “Ben tanıklık ederim ki, Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Ve yine tanıklık ederim ki Hz. Muhammed Allah’ın kulu ve Rasulüdür.”

derler.Biz bu “tahıyyat” duasını miracımız olan namazımızda okuyoruz. (Ebu Davud, Salat, 182, I, 591.
Peygamberimize Miraç’ta üç şey verilmiştir:

1. Beş vakit namaz farz kılınmıştır. (Buhari, Salat, 1; Müslim, İman, 259, 262, 263.)
2. Bakara suresinin son ayetleri verilmiştir.
3. Allah’a ortak koşmayanların affedileceği ve cennete girecekleri bildirilmiştir. (Ahmed, I, 422; Müslim, İman, 279)
Miraç esnasında Hz. Peygamber’e cennet, cehennem ve buralardaki insanların durumları gösterilir ve birçok olaya muttali olur. (Müslim, İman, 263.)Hz. Peygamber (s.a.s.), Refref adlı binit ile Sidretü’l-Münteha’ya çıkartılır ve buradan aynı binitle Kudüs’e döndürülür. Dönüşte kendisini peygamberler karşılar ve namaz kılarlar. Kudüs’ten Burak adlı binit ile Mekke’ye döndürülür.

Hz. Peygamber (s.a.s.) ertesi gün  İsra ve Miraç olayını Mekkelilere anlatır. Olayı duyan müşrikler Hz. Peygamber (S.A.V)’i suçlamaya, onu alaya almaya başlarlar. “Bizim kervanlarımız Mekke’den Şam’a bir ayda gider ve bir ayda geri döner, Muhammed bir gecede Kudüs’e gidip nasıl geri dönebilir? Bu apaçık bir yalandır.” derler. Halen yolda olan  kervanları  hakkında sorular sorarlar. Peygamberimiz bilgiler verir ve kervan dönünce bakarlar ki hepsi doğru çıkar. Yine de Hz. Peygamberi tasdik edip iman etmezler ve “Bu apaçık bir büyüdür.” derler. (Neml, 27/13)   Hz. Peygamber’in daha önce Mescid-i Aksa’yı hiç görmediğini bildikleri için orayı bilenler “Beyt-i Makdis’i bize tarif et.” derler. (Miras, II, 266.) Müşrikler Hz. Peygamber’e kaç kapısı, kaç penceresi var diye sorarlar, Hz. Peygamber, Beyt-i Makdis’i incelememiş, kapı ve pencerelerini saymamıştır. Müşriklerin soruları karşısında çok sıkıntıya düşer ancak Allah Mescid-i Aksa’yı gözünün önüne getirir ve onların sorularını mescide bakarak cevaplandırır. Şaşkına dönen müşrikler Hz. Ebu Bekir’e giderler. Muhammed bir gecede Kudüs’e gidip geldiğini söylüyor, ne dersin derler. Hz. Ebu Bekir, Muhammed ne diyorsa doğrudur, ben bundan daha ötesinde söylediklerine, ona meleğin Allah’tan haber getirdiğine de inanıyorum, der. (Miras, X, 59–60.)Bu sözü üzerine Ebu Bekir’e ( R.A ) ‘’ Sıddık ‘’ lakabı verilir.  Fizik kuralları , tecrübeler, bilim kaideleri ile açıklanamayan , aklın aciz kaldığı kabullenemediği bu mucizeyi müşrikler kabullenmedikleri gibi  tüm deliller kendilerine sunulmuşken yine de iman etmezler.

İsra ve Miraç olayı 45 sahabi tarafından bize nakledilmiştir, inkârı mümkün olmayan ilahî bir mucizedir. Hz. Peygamber’in İsra ve Miraç gecesinde karşılaştığı olaylar, gördüğü ayetler ve kendisine karşı yapılan muamele O’nun Allah katında ne büyük bir değere sahip olduğunu ortaya koyar. Bizler de ne zaman bu günlere kavuşsak şükreder ve ganimet bilerek bu geceyi idrak etmeye çalışırız. Namazlarımızın bize miraç olması için dua eder, gönül iklimimizde miraç yaşayabilmek için niyazlarda bulunuruz. Bu gece gelen ayetleri de dilimizden düşürmeyerek ,

“Ey Rabbimiz! Unuttuk yahut yanıldık ise, bizi tutup sorguya çekme! Ey Rabbimiz! Bizden önceki (ümmet)lere yüklediğin gibi, üstümüze ağır bir yük yükleme! Ey Rabbimiz! Takat getiremeyeceğimizi, bize yükleme! Bizden (sâdır olan günahları) sil, bağışla! Bizi affet! Bize rahmetinle muamele buyur! Sen bizim Mevlamızsın! Artık, kâfirler güruhuna karşı da, bize yardım et!” (Bakara, 2/285-286)

dua dua bu gecenin sahibine yalvarırız. Ne mutlu bu günlere kavuşup Rabbi katında affalonlara. Bizleri de bu kullarından eyle Ya Rabbi.