Antalya’nın Manavgat ilçesindeki Toros Dağları’nın eteklerinde yer alan Selge Antik Kenti, binlerce yıl öncesine dayanan tarihiyle birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Bugün ise, antik yapılar arasında hayat süren Yörüklerin yaşadığı bu ören yerinde, 59 yaşındaki Fatma Sevinç yıllardır çobanlık yapıyor. Fatma Sevinç, çocukluğundan beri sürüsünü bu tarihi alanda otlatıyor ve antik kentin zorlu coğrafyasında hayatını sürdürüyor. Evlendikten sonra da aynı köyde çobanlık yapmaya devam eden Sevinç, keçilerinin su ihtiyacını antik kuyulardan karşılıyor.
Fatma Sevinç’in antik kentle olan bağı sadece keçilerini otlatmakla sınırlı değil. Her gün sürüsünü otlattığı bu tarihi alanda, antik yapıları koruma görevini de üstlenmiş durumda. Sevinç, olası yangın gibi tehlikelerde hemen yetkililere haber vererek antik kentin korunmasına katkı sağlıyor. Onun için antik kent sadece bir yaşam alanı değil, aynı zamanda bir tarih bekçisi gibi hissettiği bir yer. Yörük kadın, her gün yaklaşık 10 kilometre yürüyerek sürüsünü besliyor ve antik yapıların arasında tarih kokan bir yaşam sürüyor.
ANTİK KUYUDAN SU ÇEKİYOR
Sevinç, sürüsünün su ihtiyacını da 2 bin 500 yıllık antik kuyulardan karşılıyor. Antik dönemden kalma bu kuyulardan su çekerken, aynı zamanda kendi içme suyunu da yine bu bölgede bulunan bir kaynaktan sağlıyor. “Antik kuyuların suyu, keçilerim için hayat kaynağı. Ben de içme suyumu bu kaynaklardan sağlıyorum. Kim bilir, bu sulardan binlerce yıl önce kimler su içti?” diyen Sevinç, antik yapılarla olan bağını bu sözlerle ifade ediyor.
Her gün antik yapılar arasında keçilerini otlatırken tarihi düşünmekten kendini alamayan Sevinç, “Bu kocaman taşlar bu dağların üzerine nasıl getirildi acaba? Eski insanları düşünüyorum ve onların yaptığı işlere hayran kalıyorum,” diyor. Tarihin içinden gelen bir yörük kadını olarak, hem antik kenti koruma görevini üstlenmiş hem de bu zorlu coğrafyada sürüsünü yaşatıyor.
"KADIN ELİYLE TARİH KORUNUYOR"
Fatma Sevinç’in çobanlık hikayesi, yalnızca zorlu bir meslek olarak değil, aynı zamanda tarihe sahip çıkan bir yaşam tarzı olarak da öne çıkıyor. Antik kentin içerisindeki Altınkaya köyünde yaşayan Sevinç, keçilerini antik yapılar arasında otlatmanın kendisi için büyük bir anlam taşıdığını belirtiyor.
Sadece çobanlık yapmayan Sevinç, aynı zamanda geçmişin izlerine sahip çıkarak tarihi bir koruma görevi de üstleniyor. “Antik kentte çobanlık yapmak bana farklı bir his veriyor. Sadece keçilerimi otlatmıyorum, aynı zamanda bu tarihi yerin bir parçası gibi hissediyorum,” diyen Sevinç, antik kentte geçen yaşamını bu sözlerle özetliyor.
Çobanlığın zorlukları kadar güzellikleri olduğunu da dile getiren Sevinç, özellikle antik kuyulardan su çekmenin ve doğayla iç içe olmanın kendisi için ayrı bir önemi olduğunu belirtiyor. Hem hayvanlarını besleyen hem de bu tarihi alanı koruyan Sevinç, geçmişle günümüz arasında bir köprü kuran hayatını sürdürüyor.
"KEÇİLERİMİ OTLATIRKEN TARİHİ DÜŞÜNÜYORUM"
Selge Antik Kenti'nin zorlu arazisinde çobanlık yaparken birçok engeli aşan Sevinç, bazen keçilerine ot bulamadığı günlerde sırtına dallar bağlayarak 20 dakikalık bir tırmanış yapıyor. Zorlu koşullara rağmen, doğa ve tarih içindeki yaşamın kendisini mutlu ettiğini belirten Yörük kadın, bu yaşam tarzını her yönüyle benimsediğini dile getiriyor. "Çobanlık zorlu bir iş ama bu antik kentte olmak, bana işimi sevdirdi. Burada keçilerimi otlatırken tarihi düşünüyorum ve antik çağlarda burada nasıl bir yaşam olduğunu hayal ediyorum," diyor.
Tarihi yapıların arasındaki hayatını sürdüren Fatma Sevinç, hem çobanlık yaparak ailesine bakıyor hem de bu toprakların tarihine katkı sağlıyor. Onun için Selge Antik Kenti, sadece bir yaşam alanı değil, aynı zamanda bir tarih hazinesi.