İslam Tevhid Dinidir
Tevhid; inanç, düşünce ve eylemde yalnızca bir tek yaratıcının, yüce Allah’ın varlığını ve birliğini merkeze almaktır. Buna göre Cenab-ı Hak, zatında, sıfatlarında ve fiillerinde bir ve tektir. O’nun eşi, benzeri ve ortağı yoktur.
İnsanlık tarihi boyunca bütün peygamberlerin tebliğ ettikleri inanç sistemi hiç şüphesiz tevhittir. Nitekim Cenab-ı Hak bu hakikati Kur’an-ı Kerimde şöyle ifade etmiştir: “Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona, ‘Benden başka ilah yoktur, şu halde bana kulluk edin.’ diye vahyetmiş olmayalım.” (Enbiya, 21/25.) Bu anlamda Hz. Âdem’den bu yana bütün peygamberler, bu gerçeğin rehberliğini yapmış; tevhid inancının en güzel örnekleri olmuşlardır.
Bu bilgi ve inanç en özlü biçimde "Lâ İlâhe İllallah" (Allah'tan başka ilah yoktur) cümlesiyle ifade edilir. Bu nedenle bu cümleye tevhid kelimesi (kelime-i tevhid) denir. Tevhid kelimesini söyleyen ve buna inanan kişi mümin ve muvahhid adını alır.
İhlas suresinde bildirildiği üzere Allah birdir, O'ndan başka ilâh yoktur. O hiçbir şeye muhtaç değildir; her şey O'na muhtaçtır. O'na benzer bir şey yoktur. O, bir ortağı olmaktan münezzehtir. Eğer O'nun yanısıra başka tanrılar olmuş olsaydı, onlardan kimileri diğerleri üzerinde egemenlik kurmak isterlerdi. O birdir, ama Hristiyanların sandığı gibi üç içinde bir değildir. O'na oğulları, kızları isnad edenler, İsa (a.s)'in O'nun oğlu ya da kendisi olduğunu söyleyenler Allah'a iftira etmiş olurlar. O'nun ne oğulları, ne de kızları vardır. O, doğurulmamıştır, doğurmamıştır. Ancak kafirler, hiçbir şey yaratmayan ve kendisi için yaratılmış olan şeyleri O'na ortak koşarlar. O sözde tanrılar ki, ne kötülük, ne de iyilik yapmaya güç yetirebilir; ne ölümü, ne hayatı, ne de yeniden dirilmeyi kontrol edebilirler. Bu nedenle, Allah'la ilişkili olabilecek bir tanrı yoktur. İnsanların uydurduğu tanrılar, zanna dayalı isimlerden ve onların nefislerinin hevasından başka bir şey değildir.
Allah'ın birliğinden sözetmek O'nun zatında, sıfatlarında ve fiillerinde bir olduğunu söylemektedir. Zatının bir olduğunu söylemek, O'nun kısmının, parçasının, bölümünün olmadığını söylemektir. Çünkü birleşik olmaması Allah'ın zorunlu niteliklerindendir. Sıfatlarının bir olduğunu söylemek, eşinin, benzerinin olmadığını kabul etmektir. Çünkü yaratılmış varlıklara benzememek de, O'nun temel nitelikleri arasındadır. Fiillerinde bir olduğunu söylemek de, ortağı bulunmadığını söylemektir. Çünkü ortaklık aczi gerektirir.
Bu anlatılanlar, inançla ilgili konularda tevhidi kabul etmektir. Mümin kulun, amellerinde de tevhide bağlı kalması gerekir. Bu da kalbiyle Allah’ı sevmesi, davranışlarıyla bunu ispat etmesi demektir. Bu davranışlar da ibadetleridir. Mümin, Rabbine olan sevgisini yaptığı ibadetlerle göstermelidir. İnsan, pratik hayatında bu ibadetleri yerine getirmiyorsa, tevhide aykırı bir tutum içerisinde bulunuyor demektir.
Müslümanlar kıldıkları namazlarda her gün yaklaşık kırk defa Fâtiha suresini okurlar. Dolayısıyla bu surede geçen şu cümleyi de tekrarlamış olurlar: “Yalnız sana kulluk ederiz.” Bununla şunu demek isterler: “Ya Rabbi, tapılmaya, boyun eğilmeye, her yönüyle itaat edilmeye, en çok sevilmeye layık olan başkası değil, sadece sensin.”
Müslüman, böyle inanır ve bu ifadeleri gönüllü olarak tekrarlar, yaptığı ibadetleri sadece Rabbinin hoşnutluğunu kazanmak için yapar. Samimi, ihlaslı olma konusunda elinden gelen bütün gayreti gösterir.
Haftanın Ayeti: "Allah, Meryem’in oğlu Mesih’tir’ diyenler küfre batmışlardır.” (Mâide, 5/72)
Haftanın Hadisi: “İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.”
Haftanın Duası: “Allah’ım! Beni, iyilik yaptığında sevinen, kötülük yaptığında ise hemen hatasını anlayıp istiğfâr eden kullarından eyle!” (İbn-i Mâce, Edeb, 57)