Türkiye’de her yüz evden birinde 5 engellinin yaşadığını kaydeden Kütahya Barosu Başkanı Av. Ahmet Atam: “Bedensel engelin bir özür, bir engel olmadığı, asıl ve en büyük engelin sevgisiz bir gönül olduğunu unutmadan engelsiz bir yaşam dileğiyle” ifadelerini kullandı.
Engelli bireyleri görmezden geldiğimizi söyleyen Av. Ahmet Atam: “Biz onları görmesek de, onlar bizi görüyor, duyuyor. Hayatı onlar için kolaylaştırmak şöyle dursun, daha da zorlaştırıyoruz. Sesli trafik ışıklarının sesi, oradaki esnafı, ev sahibini rahatsız ediyor, araçlarımızı onların geçiş güzergâhına veya onlara tahsis edilmiş yerlere park etmek kolayımıza geliyor. Onlarla beraber olmak, vakit geçirmek bizi yavaşlatıyor diye bakıyoruz ve uzaklaşıyoruz. Değil onlara yardım, ‘Gölge etme başka ihsan istemem’ deseler yeridir dedirtecek bir yaklaşımımız var” şeklinde konuştu.
“YETERLİ DENETİM YAPILMIYOR”
Ülkemizde her yüz evden 5 inde engelli vatandaşın olduğunu belirten Başkan Atam: “Çeşitli nedenlerle kısmen bazı bedensel ve zihinsel yeteneklerini yitirmişleri de sayarsak bu sayı 10 milyona ulaşıyor. Kimi akrabamız, arkadaşımız olan bu dostlarımızın eğitimden, sağlığa, iş hayatından, sosyal yaşantılarına kadar, akla gelemeyecek birçok problemleri bulunmakta. Eğitimleri kanunla Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğuna verilmiş. Bakanlığın denetiminde açılan özel öğretim okulunda engelli çocuklarımıza yönelik eğitim faaliyetleri yürütülmekte, fakat yeterli mi? Denetimleri tam yapılabilmekte mi? Özellikle Eğitim Kurumlarının bazılarında az ücret ödeme pahasına kalifiye, konunun uzmanı olmayan eğitimci bulundurulması ve yeterli denetimlerin yapılmaması, başlı başına bir sorun” dedi.
“ONLARA ACIYARAK BAKMAK MESELEYİ ÇÖZMÜYOR”
Başkan Atam, engelli bireylerin de yaşamlarını devam ettirebilmek için çalışmak zorunda olduğunu belirtti. Atam: “Bunların sadece küçük bir kısmı kamu kurumlarında engelli kontenjanından istihdam edilmektedir ki; bu da yetersizdir. Onlara acıyarak bakmak ve duygulanmak meseleyi çözmüyor. Onların da çalışabilecekleri iş ve iş alanlarını artırmak ve uygun duruma getirmek gerekmekte. Korunmaları ve kolaylıklardan faydalanmaları için yasalar çıkarılmakta. Örneğin çalışan engelliler gelir vergisini indirimli öderler. Hareketlerini kolaylaştırmak için yurt dışından getirilen araç ve gereçlere gümrük vergisi ödemezler. Kendileri veya bakmakla yükümlü oldukları kişiler adına aldıkları araçlarda ÖTV muafiyetleri vardır, isterlerse erken emekli de olabilirler. Maddi açıdan nispeten yaşamlarını kolaylaştırıcı bu ayrıcalıklar yeterli midir” diye konuştu.
“ENGELLİLERİN YAŞAM KALİTESİ YÜKSELTİLMELİ”
Engellilerin hayatlarını kolaylaştırabilmek için önerilerini sıralayan Ahmet Atam: “Örneğin engelli vatandaşlarımızı ev ortamında desteklemek, toplumla engelli bireylerin kaynaşmasını sağlamak, engel gruplarına göre ihtiyaç duyulan araçları tedarik etmek ve engellilerin kapasitelerini geliştirmek, yaşam koşullarını iyileştirmek, bağımsızlaşmalarına destek olmak, toplumsal gelişmelerden pay almalarına yardımcı olarak üretime katkıda bulunmalarını sağlamak, bakım ve korumaya ihtiyacı olan engellilerin özel ihtiyaçlarını karşılayarak yaşam kalitelerini yükseltmek, toplumsal hayata daha aktif katılmalarını sağlamak, engellilerin kendileriyle ilgili hizmetlerin geliştirilmesinde aktif katılımlarını ve söz sahibi olmalarını sağlamak, engellilere ve ailelerine eğitim vererek çözümlere ortak etmek, kentsel çevrenin ulaşılabilirliğini sağlamak, şehri onların da rahatça kullanabilecekleri şekle getirmek gerekmektedir. Empati yapmayı unutmadan, bu dostlarımıza bizler de engel olmadan, yaşama sevinç ve isteklerini yükselterek, bedensel engelin bir özür, bir engel olmadığı, asıl ve en büyük engelin sevgisiz bir gönül olduğunu unutmadan engelsiz bir yaşam dileğiyle tüm engelli dostlarıma selam olsun” diyerek sözlerini sıraladı.