Tunçbilek ta 1940’lı yıllardan beri her 4 Aralık günü çeşitli etkinliklere sahne olmuştur. Bu etkinlikler arasında her yılın ilk çeyreğinde “ Dekapaj Sezonu” açılışı vardır. Ben bu dekapaj sezonu açılışlarının çoğunda görev aldım. Ne oluyordu? Birkaç kurban kesiliyor, dekapaj sezonunun (kömürün üzerinin açılması işlemi) kazasız belasız atlatılması için dua ediliyordu. Sembolik olarak törene 40-50 maden işçisi, sendika çalışanları ve müessese yetkilileri bu törende hazır bulunuyor, konuşmaların ardından tören sonlandırılıyordu. Bu bir gelenekti.
Yıllar içinde, Madenciler Günü münasebetiyle özellikle Tunçbilek’te, Eğitim Sitesi salonunda görkemli yemekler verilmiştir. Bu yemeklerde en azından bin maden işçisinin bir anda yemek yediğine tanığım. Mutad olduğu veçhile yemek sonunda yine dua ediliyor ve yemeğe katılanlar salondan ayrılıyordu. Bazen yemek sonrasında, başarılı maden işçilerine plaketler verildiği de olurdu. Bu plaketlerin kimlere kimler tarafından verileceği ise elime tutuşturulan kâğıtta yazardı. Bu plaket törenlerini bizzat yönettiğim için, arada beni de gönüllerler, plaketlerden, şiltlerden bana da düşerdi. Kendi kendimi anons ederdim. Bu madenci yemeklerinde bana da sunulan ödüller olmuştur. Evimde büyük bir hassasiyetle ve titizlikle saklıyorum.
Asıl kutlamalar, özellikle 4 Aralık günü yapılırdı. “ Dünya Madenciler Günü” vesilesiyle muhteşem bir program hazırlanırdı. Bu gün, yani “Dünya Madenciler Günü” protokol ağırlıklı kutlanırdı. Bazen bir “Cumhuriyet Balosu”na dönüşürdü. Bu vesileyle, Tavşanlılı, dolayısıyla Tunçbilekli böyle balolarda çok sayıda ses ve saz sanatçısını görme fırsatı yakalamış, ülkemizin önde gelen sanatçılarını alkışlamıştır. Ben de sunucu olduğum için, ülkemizin önde gelen ünlü sanatçılarını bu gecelerde sunma bahtiyarlığına erişenlerdenim. Şöyle bir düşünüyorum da ben bile zaman zaman gelen bu sanatçıların kimler olduklarını bir anda say deseler sayamam.
Tunçbilek Eğitim Sitesi salonlarındaki baloların genelde ağır misafirleri olurdu. Bazen bir bakan (Sayın Doç. Dr. Mustafa Kalemli) bazen milletvekilleri, bir genel müdür veya yardımcısı Sayın Kütahya valileri, Tavşanlı Kaymakamı ve çevre ilçeler kaymakamları, Tavşanlı Belediye Başkanı ve çevre ilçeler belediye başkanları, askeri erkân, il ve ilçe birim müdürleri, GLİ camiasından ileri gelenler, bu balolarda mutlaka bulunurlardı. Eğitim Sitesi’nin etrafında onlarca otomobil, “iğne atsan yere düşmez” misali insanların giriş ve çıkışlarını engellerdi. Ne gariptir ki böyle gecelerde aç kalanların çoğu konukları taşıyan araçların şoförleri ve bir de ben olmuşumdur. Şoförleri arkadan büyük mutfağa yönlendirirdim. Kendim de ufak tefek atıştırmalıklarla işi idare ederdim.
Maden, kendine has parlaklığa sahip, dövülüp haddelenebilen, ince levha ve tel haline getirilebilen, asitler ve bazlarla birleşebilen demir, altın, bakır, gibi elementlerin ortak adı, metaldir. Halka göre cevherdir. İşletilebilecek bir cevher bulunan arazi parçasıdır. Maden ocağı veya kuyusu; maden cevherlerinin çıkarılması için açılan kuyu, tünel ve galerilerdir. Bunlara “kömür madeni ocağı”, “demir madeni ocağı”, “altın madeni ocağı” “krom madeni ocağı”, “bakır madeni ocağı” isimleri verilir.
Tunçbilek ve havalisi, “kömür madeni havzası, kömür ocağı” ile anılır. Tunçbilek ve havalisinde sadece linyit üretimi yapılır. Üretilen Linyit depolanmaz, hemen ülke geneline dağıtılır. Ya karayoluyla ya da demiryoluyla en ulaşılmaz yerlere gider. Tunçbilek linyiti, ülkemizdeki az küllü, çok enerjili yakıtlardandır. Linyit, fosilleşerek kendisini meydana getiren ağaçların izleri üzerinde belirli şekilde görülen, turbadan daha fazla karbon ihtiva eden ve daha ağır olan, kahverengimsi siyah, bazen koyu siyah, renkli yumuşak kömürdür.
Linyit Kömürü 1940’lı yıllardan bugüne Tavşanlı ilçesinde, Tunçbilek ve havalisinde açık ve kapalı ocaklardan üretilmektedir. Yerin üst katmanlarından yerin derinliklerine kadar zaman zaman 25-30m kalınlığında linyit kömürü damarları bulunmuş, bunlar maden işçileri vasıtasıyla çıkarılmış, ekonomimize kazandırılmıştır. Bugün itibariyle Tunçbilek ve havalisinde görünür-görünmez 240 milyon ton linyit rezervinin olduğu söylenir. TKİ Genel Müdürlüğü’ne bağlı Garp Linyitleri İşletmesi Müessesesi (halen işletme olarak faaliyette) yaklaşık 80 yıldır bu bölgedeki linyiti yerüstü ve yeraltından üretmeyi sürdürüyor. Bu işi yıllarca Kamu İşçisi yaparken son yıllarda müteahhit firmalar ve taşeronları işçileri de yapmaktadır. Bir zamanlar 7600 Maden işçisine sahip olan GLİ’nin bugün elinde 2000’nin altında bir Kamu işçisi kalmıştır. Emekli olan maden işçisinin yerine yenileri alınamadığı için Kamu işçisinin sayısı giderek azalmaktadır. Maden işçisinin büyük bölümü Tavşanlı ile Tunçbilek arasında çalışan vardiya trenleriyle taşınırdı. Bu maden işçileri Tavşanlı’ya ulaştıktan sonra muhtelif yönlere dağılırlardı. Ayvalı, Derecik ve Sekbandemirli Köylü Maden İşçileri Moymul durağında trenden iner, çeşitli araçlarla (kamyon, traktör, midibüs, otobüs) köylerine hareket ederlerdi.
Ertesi gün tekrar aynı araçlarla bu durağa geri gelir ve çalıştıkları Tunçbilek’e, giderlerdi. TKİ’nin “Amiral Gemisi” olarak nitelendirilen GLİ müessesesi, mevcut potansiyeliyle her yıl azami 7-8 milyon ton Linyit üretse bile, mevcut Linyit rezervi ekonomimize 25-30 yıl daha katkı vermeyi sürdürecektir. Tunçbilek linyiti sadece Tunçbilek’teki (halen özelleştirilmiştir) mevcut termik santralda değil, fabrikalarda, muhtelif tesislerde, askeri birliklerde, evlerde ve işyerlerinde de değerlendiriliyor. Yoksul, az ve orta gelirli ailelerin gözbebeği bir yakıttır. İnşallah Devlet Baba Tunçbilek’e kısa veya uzun vadede yeni Kamu işçileri alımı yapar da, Linyitimiz toprak altında uzun yıllar kalmaz ve ekonomimize katkı vermeyi sürdürür. Tunçbilek linyitinin bir zerresi dahi toprak altında bırakılmamalıdır.
Tunçbilek bölgesi bugüne kadar nice maden mühendisleri, teknisyenleri, ustabaşıları, kaliteli elemanların deneyim kazandığı, kariyer sahibi olduğu bir bölgedir. Tunçbilek, ürettiği linyit ile ülke ekonomisine çok büyük değerler kazandırmıştır. GLİ müessesesi, sosyal, kültürel etkinliklerle de kendisinden bahsettirmiştir. Bir ara kurumun futbol kulübü Linyitspor, Türkiye Süper Ligi’ndeydi. Tavşanlılılara yıllar içinde büyük heyecanlar yaşatmış, güzide bir spor kuruluşumuzdur. Bakmayın bugün Bal Ligi’nde olduğuna. Linyitspor, güreş takımı sayesinde ülkemize muhtelif ülkelerin milli güreş ekiplerinin gelmesine vesile olmuştur. Bu güreş kulübü nedeniyle Tavşanlı’ya uluslararası güreş minderleri gönderilmiştir. GLİ, yıllar içinde Tavşanlı İlçesi’nde sadece üretim yapmamıştır. İlçe bazında, birçok köyün çeşitli sorunlarına da eğilinmiş, Makine Parkı sayesinde birçok köyümüzün ufak tefek sorunları anında çözülmüştür. Tavşanlı’yı Tavşanlı yapan bu müessesedir. Tavşanlı’nın bugünkü zenginliğinin mayası GLİ’dir. Tavşanlı’da birçok mezarlıkta üzerinde “GLİ” sözcüğü bulunan yüzlerce mezar taşı vardır. Bugün bile ilçedeki mevcut banka şubelerinde maden işçisinin alın teri mevduatları vardır. Yardım Sevenler Derneği(YSD)’nin en büyük destekçisi olmuş, bu derneğin genel merkezince ödüllendirilmiştir. Bugün bile Tavşanlı’da YSD’nin dört dairelik taşınmazı vardır. GLİ bünyesinde güçlenen Yardım Sevenler Derneği’nin birçok alanda yaptığı yardımlar bugün de unutulmamıştır. GLİ müessesesinin müdürlerinin sayın eşleri bu derneğin başkanı gibi çalışmışlardır. (Sıdıka Metin Hanımefendinin kulakları çınlasın). Allah GLİ müessesesini Tavşanlı’ya altın bir tepsi içinde sunmuştur. Ne zaman 4 Aralık günü gelse GLİ Müessesesi bu günü bir şekilde kutlar. Kutlamıştır da. Son yıllarda bu gelenek bir nebze yara almışsa da bunda GLİ müessesesinin bir vebali yoktur. Pandemi yüzünden ister istemez etkinliklere ara verilmiştir. Tavşanlı’da “Cumhuriyet Balosu” düzenleyen tek kuruluş Garp Linyitleri İşletmesi Müessesesi olmuştur. Maalesef artık bu balolar anılardadır. Tekrar yapılması da mucizelere bağlıdır. Bugün bile Tavşanlı’da GLİ Müessesesi merkezinde, hizmet binalarının duvarlarında Aziz Atatürk’ün birbirinden güzel fotoğrafları, kendisinin, maden, madenciler ve maden işçileri için ifade ettiği naçiz sözleri hep aynen durmakta ve özenle korunmaktadır. GLİ müessesesi, yıllar içinde, yüce Atatürk’ün Türk çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Bayramlarında öğrencilere şeker, ekmek arası helva dağıtan tek kuruluştur. Milli Bayramlarda protokola mensup zevatın dairelerinin çelenklerini bile hazırlayandır. GLİ bandosu, yıllarca tüm etkinliklerin içinde yer almıştır. İlçe halkını gururlandırmıştır. Etkinliklere renk katmıştır. Filmlerde görev almıştır. Ama bu ünlü bando, İlgili bakanlığın murakıplarının görüşleri doğrultusunda zaman içinde kapatılmıştır. Bandonun musiki aletleri, ekip mensuplarının kıyafetleri talan edilmiştir. Bu bando, en son merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın iltifatlarına nail olmuş bandodur.
4 Aralık 2021 günü maalesef Tavşanlı’da “Madenciler Günü” kutlanamadı. “Madenciler Balosu” yapılmadı. Sadece bir ara GLİ Müessesesi Müdürlüğü ‘nün mensubuydu, halen Türkiye Maden Mühendisleri Odası Kütahya temsilcisi, emekli Maden Mühendisi Sayın Bekir Say’ın çabalarıyla Yoncalı’da, protokolun davet edilmediği, mütevazı bir yemekle kutlandı. Birkaç yıl önce de “Madenciler Günü” yine Yoncalı kaplıcalarında mütevazı bir şekilde kutlanıyor. Bu defa da yine pandeminin gölgesinde kaldı.
Maden işçileri, ülkemizde teröre bulaşmayan, ekmeğini yasal yollardan alın teriyle kazanan, namuslu, vatansever, ülkesini ve milletini seven insanlardır. Helal ekmek yiyen bu insanların, ellerinden öpüyorum. GLİ müessesesine 1940 yılından bugüne hizmet veren değerli müdürlerden ebediyete intikal edenlere Allah’tan rahmet, hayatta ve emekli olanlarına Allah’tan sağlık ve afiyet diliyorum. Görev başında olan GLİ Müessese müdürü Sayın Recep Çelik Bey’in şahsında tüm maden işçilerinin yanaklarından öpüyorum. Madencilerimizin günleri kutlu olsun.
Maden İşçisi derken kesinlikle Türk Maden-İş Batı Anadolu Şubesi‘ni de unutmamak gerekir. Eskilerin sendikası, yenilerin şubesi, maden işçilerimizin hak ve menfaattarı doğrultusunda mesai vermeyi sürdürüyor. İlçemizin yetiştirdiği en büyük madenci, Türk Maden İşçileri Sendikası eski genel başkanı Hasan Hüseyin Kayabaşı’nı, efsane başkanlar Doğan Şahin’i, İhsan Dokur’u, Durmuş Düzgün’ü, mevcut başkan Yusuf Yaman’ı bu vesileyle hayırla yâd ediyorum. Hepsi de hayattalar. Hayatta olmayan başkanlarımıza da Allah’tan rahmet diliyorum.
Bu vesileyle bir konuya değinmeden geçemem. Yılların, 80 yıllık Garp Linyitleri İşletmesi Müessesesi maalesef birkaç yıldır işletmedir. İade- itibar çerçevesinde müessese unvanı bu kuruluşa acilen yeniden verilmelidir. Kütahyalı olarak istediğimiz de bir atla deve de değildir. Bu konuda sayın milletvekillerimizi göreve çağırıyorum. Hatta ellerinden gelirse kapatılan GLİ Müessesesi Bandosu’nu yeniden Kütahya’ya kazandırsınlar. Yazımda sürekli olarak müessese olarak andığım yüce kuruluşumuzu savunamıyorsak Kütahyalı olarak yanlış yapıyoruz demektir.